Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen bayramlaşma programındaki konuşmasına, “Kurban Bayramı’nın tüm İstanbul, tüm Türkiye, İslam alemi ve tüm insanlık için mübarek olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Bizi bir kez daha Kurban Bayramı’nın bereketiyle, neşesiyle, huzuruyla buluşturan Allah’a hamd ediyorum. Bu mübarek günlerin sizlerle birlikte, aileleriniz, milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için huzura, esenliğe, kurtuluşa, kardeşliğe vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. Kestiğiniz kurbanların Hak Teala katında makbul olmasını diliyorum. Mübarek topraklarda hac farizasını yerine getiren kardeşlerimizin ibadetlerinin kabul olmasını Rabbimden diliyorum. Ülkemizin ve milletimizin bayramı huzur içinde yaşayabilmesi için vazife başında bulunan güvenlik görevlilerimiz başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.” sözleriyle başladı.
Bu bayramın farklı olduğunu dile getiren Erdoğan, “Hamdolsun Genelkurmay Başkanımız Şanlıurfa’da kıtada, Milli Savunma Bakanımız Şırnak’ta kıtada, İçişleri Bakanımız yine Güneydoğu Anadolumuzun bir başka yerinde. Adalet Bakanımız Fırat Kalkanı Harekatı’nın olduğu bir bölgede, orada komutanlarımız, subaylarımız, er, erbaş onlarla beraber. Bir başka bayram yaşıyoruz. Bir taraftan terörle mücadele bir diğer taraftan el ele, omuz omuza dayanışma içerisinde bir bayram yaşıyoruz. İnşallah iyi olacak.” diye konuştu.
“Şehitlerimizin ve gazilerimizin nazarımızdaki yeri aynıdır”
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son günlerde şehitlerimiz ve gazilerimiz arasında ayrımcılık fitnesi çıkartmaya çalışanların olduğunu görüyorum. Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te ordusunun başına geçtiği 26 Ağustos 1071’den bugüne kadar ülkesi ve milleti için bir gül bahçesine girer gibi toprağa düşen her şehidimizin, bu yolda ölümü göze alan her gazimin bizim gönlümüzde ayrı bir yeri vardır. ‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?/Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.’ Bu anlayışla yürüyoruz biz. Ülkemizin her karış toprağı onların hatıralarıyla dolu olan tüm şehitlerimize, tüm gazilerimize işte bu duygularla yaklaşıyoruz. 15 Temmuz konusundaki hassasiyetimizin sebebi, Kurtuluş Savaşımızdan bu yana bağımsızlığımıza ve geleceğimize yapılan en büyük saldırı olması sebebiyledir. FETÖ ihanet çetesinin gerçekleştirdiği bu saldırıyı, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, milletimizin tek vücut olarak ödemiş olması, tarihte eşine ender rastlanan bir cesaret ve başarı örneğidir. Bunun ötesinde tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin bizim nazarımızdaki yeri aynıdır. Allah hepsinden razı olsun. Rabbim tüm şehitlerimizi Peygamber Efendimize komşu eylesin.
Şehitler, bunlarla ilgili kimlerin ayrım yaptığı, yapacağı bellidir. İşte gördünüz, Çanakkale’de şehitlerimizin yattığı o topraklarda malum ana muhalefet partisinin yaptığı toplantıda nelerin olduğunu gördünüz. Ayrımcılık işte onlarda var. Onlarda şehide saygı yok. Onlarda gaziye saygı yok. Onlar bu ülkede her zaman ne yazık ki bu anlayışla yürüdüler. Onların şehadet nedir, şüheda nedir? Böyle bir anlayışı yok. Bu yeni değil. Onların cemaziyelevveli de böyleydi. Bunlar değil miydi bizim mescitlerimizi, camilerimizi ahıra çeviren? Ne yazık ki bütün vakıfnamelerde mevcut, delil olarak elimizde mevcut. Bunları, iktidarımız döneminde binlerce vakıf eseri restore ederken gördük.”
“Arakan konusunu tüm dünyaya haykıracağız”Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arakan’da yaşananlara ilişkin de “Üç gündür Arakan’la ilgili olarak İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olarak, devlet başkanlarını arıyorum. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni aradım, onlarla konuştum ve bütün bu görüşmelerimle birlikte bir duyarlılık istiyorum. İnşallah ayın 19’undan itibaren Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplanıyor. Orada bunları çok daha farklı bir şekilde dile getireceğiz ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan tüm dünyaya bunu anlatacağız, haykıracağız. İkili görüşmelerde bunları yine konuşacağız. Kimse konuşmasa da biz konuşacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Zaman zaman gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada, ‘Arakan’ın bizimle ne ilgisi var, bu işe niye karışıyoruz?’ bu tür serzenişlerde bulunanları görüyorum. Bu tür ifadeleri dile getirenler, her şeyden önce tarihlerini bilmiyorlar, ecdatlarını tanımıyorlar. Bu çevreler, bizim Myanmar’da şehitliğimiz olduğunun dahi farkında değiller. Evet, belki bize Arakan coğrafi olarak uzaktır ama tıpkı Pakistan gibi, tıpkı Hindistan gibi, tıpkı bölgedeki pek çok başka yer gibi orası da gönül dünyamızın sınırları içindedir. Bunu böyle bilelim.” ifadelerini kullandı.
“Bu soykırıma göz yumanların hepsi yapılan katliama ortaktır” Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Arakanlı Müslümanlar değil, diğer etnik ve dini gurupların da çok ciddi baskı altında olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Demokrasi maskesi altında yürütülen bu soykırıma göz yumanların hepsi de yapılan katliama ortaktır. Bu insanlara ormanda yolunu şaşırmış bir ceylan, bahçeye düşmüş kanadı kırık bir kuş, denizde zıpkın yemiş bir balık kadar değer vermeyen, ilgi göstermeyen dünya medyası da yaşanan katliamın ortağıdır. Arakan’da yarım asır önce 4 milyon olan Müslüman sayısını katliam ve baskılarla üçte birine indiren uygulamalara İslam dünyasının sessiz kalmış olması ise ayrı bir dramdır. Türkiye olarak biz bu konuda hassasiyetimizi dile getiriyor, uluslararası mekanizmaları harekete geçirmeye çalışıyor, bölgede insani yardım faaliyetleri yürütüyoruz. Kızılay’ımızla, AFAD’ımızla bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ancak bu katliamlara İslam dünyası bir bütün olarak tepki vermediği için gösterdiğimiz çabalardan yeterli neticeyi çoğu zaman alamıyoruz. Biz bu meselenin takipçisi olacak, Arakanlı Müslümanlara hem insanlık borcumuzu ödeyecek hem de Türk milleti olarak tarihten gelen vefamızı göstereceğiz. İmkan bulduğumuz yere kadar elimizle, buna gücümüz yetmediğinde dilimizle ve mutlaka kalbimizle kötülüğe karşı mücadele edeceğiz. Tüm bu yaşananlar bize şu gösteriyor, Türkiye olarak güçlü olmalıyız, Türk milleti olarak güçlü olmak zorundayız. Bu ülkede 80 milyon olarak bir ve beraber olmak zorundayız. Bu bayram bunu bize ısrarla gösteriyor.”