CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, geçen hafta vefat eden eski Milli Halterci Naim Süleymanoğlu’na Allah’tan rahmet, Türk milletine de başsağlığı diledi.
Hafta sonu Taşeron İşçilik Çalıştayı’nı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Taşeron işçiler, görünmeyen işçilerdir. Bütün hastanelerde, bakanlıklarda, kamu kurumlarında bunları görebilirsiniz ama bunlar görünmez insanlardır. Bunlar ömür boyu asgari ücrete mahkum edilen insanlardır. Bunlar iş güvencesi olmayan insanlardır. Dolayısıyla yargıda haklarını arayamayan insanlardır. Bu insanlara öteden beri sahip çıkan, kimliklerine, siyasi görüşlerine bakmadan sonuna kadar sahip çıkan tek bir parti var, o da CHP. Bütün taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum; sizim davanıza kadro alana kadar sonuna kadar sahip çıkacağız. Hiç kimse sahip çıkmazsa biz çıkacağız.”
Çalıştaya katılan TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK genel başkanlarına teşekkür eden Kılıçdaroğlu, yayınladıkları bildiriye üç genel başkanın da imza attığını söyledi.
Taşeron işçilik çalıştayının sonuç bildirisini tekrar okuyan Kılıçdaroğlu, “Son taşeron işçi kadro alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Asgari ücret
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çalıştayda, “asgari ücret net 2 bin lira olmalı” dediğini bildirirken, “Hatırlar mısınız bin 500 lira olsun dediğimde kıyamet koparmışlardı. Bizim bütün belediyelerde asgari ücret net bin 500 lira oldu. Şimdi ‘2 bin lira olsun’ diyoruz, diyecekler ki ‘nerden vereceğiz olur mu?’ Olur. Asgari ücret vergiden muaf olacak o zaman net 2 bin lira yapıyor.” açıklamasında bulundu.
Konunun Asgari Ücret Tespit Komisyonunda görüşüleceğini bildiren Kılıçdaroğlu, “asgari ücret önümüzdeki dönemde en az net 2 bin lira olmalı.” çağrısını tekrarladı.
Kılıçdaroğlu, 2 bin lirayı yüksek bulanlardan ise bir ay asgari ücretle geçinmelerini istedi.
FETÖ ile mücadele eleştirisi
Kılıçdaroğlu, “Gazeteciler, milletvekilleri, öğretim üyeleri, askeri öğrenciler içeride. Asıl darbe girişiminde olanlar hepsi keyif içinde yaşıyorlar. Ağam varsa, paşam varsa tamam, dayın varsa tamam. Bir de kayınpeder varsa hiçbir sorun yok.” diye konuştu.
Tutuklu gazetecilerin isimlerini okuyan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de toplam 57 gazetecinin 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Peki uçağa binip, gelip Meclisi bombalayan ve bombala emri veren adam neyle yargılanıyor? Bir kez müebbetle yargılanıyor. Birisinin uçağı var, Meclisi bombalamış bir kez müebbetle yargılıyorsun ama gazetecinin sadece kalemi var onu üç kez müebbetle yargılıyorsun. Böyle adalet olur mu?” diye konuştu.
“Askerler de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı”
Rıza Sarraf’ın nerede olduğunu öğrenmek için iki kez nota verildiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Sarraf için bu kadar niye düşünüyorsun, telaşa kapılıyorsun? Suudi Arabistan’dan, Almanya, ABD’ye git dünya kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hapiste. Kuzey Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirildiğinde bunlar nota vermediler. ‘Sarraf, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, o nedenle verdik notayı’ diyorlar. Askerler de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı, onlar İngiliz vatandaşı mıydı? Niye vermedin notayı. Veremezsin, niçin, Rıza Sarraf suç ortağı da onun için. Sarraf’ın, devlet protokolünde yeri vardı. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, Sarraf hepsi bir aradalardı. İkinci biri daha var, fesli deli Kadir. O da devlet protokolünde yer alıp, kafasında bir fes, sabahtan akşama kadar Atatürk’e her türlü haraketi yapardı. Ama bu aralar ne hikmetse hiç sesi çıkmıyor. Atatürkçü mü oldu acaba?
Eğer akılları olsaydı, eğer devleti iyi yönetselerdi İran’ın yaptığını yaparlardı. İran, Babek Zencani ile Sarraf’ı yargıladı, mahkum etti ‘İran’ın çıkarlarını zarara uğrattınız’ dedi. Biz dosyanın üstünü kapattık çünkü siyasiler de o yolsuzluk dosyalarına ortaktı. Şimdi ağlıyorlar, ‘bu bir milli davaymış.’ Hırsızlığın, yolsuzluğun millisi olur mu? Kimin köşeyi döndüğünü, kimin ayakkabı kutularında para topladığını da gayet iyi biliyoruz.”