Dünya hızla değişiyor, doğal olarak başarının ölçüsü de! Ancak, Türk televizyonculuğunda başarı ölçüsünün karşılığı ise hala reyting, onun sonucu da SEVİYESİZLİK! Televizyonlarda seviye iyice düştü, reyting uğruna yapılmadık bir şey kalmadı! Maalesef buna anlı şanlı haber kanalları da uyum sağladı. Akla karanın, kaliteyle vasatın sarmaş dolaş olduğu haber kanallarımızda ipin ucu iyice kaçtı. Hakaret ve kişilik haklarına saygısızlık adeta KUTSANDI! Başarınızla ne kadar övünseniz azdır…
“İspat etmezsen müfterisin…”
“Konuşma terbiyesiz adam…”
“Sensin terbiyesiz…”
“Konu kaymaksa kötü kayarım…”
“Alnının ortasına çakarım…”
“Terbiyesiz haddini bil, yazıklar olsun sana…”
Bunlar ne mi? Haber kanallarının tartışma programlarındaki pek kıymetli katılımcıların birbirlerine sarf ettiği nazik (!) cümlelerden bazıları.
Her konuyu bileni, karşısındakini bağırarak susturmaya çalışanı, laf yetiştiremediğine aba altından sopa göstereni, stüdyoyu terk edeni, canlı yayında olduğunu unutup argonun dibine vuranı…
Kadrolu yorumcuların görevi, reyting için tartışmanın ateşini körüklemek.
Misal; bir siyasi partinin genel başkanı çıktığı programda tartıştığı gazeteci için şunları söyledi:
“Böyle provokatörleri çağıracaksanız gelmem. Yalan söylüyorsun, seninle bundan sonra hiçbir toplantıya katılmayacağım. Yan yana, yüz yüze kayıtlara geçsin.”
Çok değil aradan birkaç hafta sonra, o genel başkan ve o gazeteci yine bir programda yan yana…
İşin tuhafı, bu programlar 15-20 kişi etrafında dönüyor. Bu 15-20 kişi farklı kombinasyonlarla kanal kanal gezip, siyasetten sanata, tıptan spora, güvenlikten ekonomiye her konuda engin bilgilerini yarıştırıyor.
Hatta bir keresinde program sunucusu da dahil 6 erkek, neyi konuştular biliyor musunuz? Kadınların sorunlarını. Keşke şaka olsa ama değil.
Bu kadrolu yorumcular arasında benim favorim, güvenlik uzmanı unvanına sahip beyefendi. Güvenlik uzmanı ama çok bilgili, kendisini çok iyi yetiştirmiş(!) Anadolu’daki fay hatlarını da, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerini de, Merkez Bankasının faiz kararını da o biliyor.
En çok bağıranın, en çok konuşanın, karşısındakine en çok saldıranın akılda kaldığı bu programlarda, 2-3 saatin ardından ortaya çıkan sonuç ise koca bir “sıfır” oluyor.
Tartışmanın seviyesi ise yer yer Beyaz Futbol’a rahmet okutuyor. Bundan üç beş sene önceye kadar Beyaz Futbol’daki seviye eleştirilirdi, şimdi ise maalesef haber kanallarındaki tüm tartışma programları Beyaz Futbol kıvamında.
Reyting için seviyeyi indirmede rakibiyle yarışan haber kanallarının değerli yöneticileri bu başarı(!) sizin. Başarınızla ne kadar övünseniz az…
KONDA’nın Medya Raporu da konvansiyonel gazetelere güvenin geçtiğimiz 10 yıl içinde dramatik bir şekilde yüzde 7,2’ye düştüğünü gösteriyor. Televizyondan haber takip eden kitle sürekli azalıyor. İnsanlar, tirajları da benzer bir trendle düşen gazeteler yerine internet sitelerinden ve Youtube gibi mecralardan habere ve medya içeriğine ulaşıyorlar. Bu verileri analiz edebilecek medya yöneticileri var mı? Cevabınızı tahmin edebiliyorum!
Bu arada, tartışma programlarında hijyeni bilmem ama maske ve mesafe kuralına uyulmadığına da dikkatinizi çekerim. Kadrolu yorumcular hadi kendi sağlıklarını düşünmüyor, o stüdyoda çalışan televizyon emekçilerini de mi hiç hesaba katmaz. O kadar bağırmaya çağırmaya virüs yayılmıyorsa inanın başka yerde hiç yayılmaz. Yoksa kadrolu yorumculara virüs de mi torpil geçiyor