İsveç’in ‘uluslararası çoksatan’ yazarı Arne Dahl’ın yeni romanı ‘Altı Çarpı İki’, Türkçe olarak yayımlandı. İsveç kırsalında geçen bir seri katil hikâyesini anlatan romanın temposu hiç düşmüyor, bir solukta okunuyor. Dahl ile onu popüler bir yazar yapan süreci ve İskandinav polisiyelerine ilgiyi konuştuk.
Arne Dahl gerçek isminiz değil. Yazarlığa başladığınızda neden farklı bir isim kullanma ihtiyacı duydunuz?
– Bu işe farklı bir yazar olarak, çok deneysel şeyler yazarak ve az okuyucuyla başladım. O dönem akademisyen oldum, yazdıklarım gittikçe daha da çetrefil hale geldi. Yazdığım satırlar arasında bir yerlerde kayboldum ve yeni bir türde yepyeni bir başlangıca ihtiyaç duydum. Haliyle başka biri oldum, yeni bir isimle yeniden başladım.
* Bu yeni başlangıçta sizi suç ve gerilim öyküleri anlatmaya motive eden sebepler nelerdi?
– Gizem ve gerilim karışımını her zaman sevdim. Gizem geçmişle (bir şeyi çözmek), gerilim gelecekle (acaba ne olacak) ilgilidir. Tehlike içeren belirsiz bir gelecekle gerçeği bulmak için yapılan karmaşık araştırmayı birleştirebilen kitaplar, türün en iyi örnekleri bence. Bir de bu potaya birkaç varoluşsal ve/veya ahlaki soru eklenebilirse mutlu olurum.
* Okuyucuların ilgisini canlı tutmak için her yeni kitapta gerilim dozunu artırmanız gerektiğini düşünüyor musunuz? ‘Altı Çarpı İki’yi yazarken böyle bir kaygınız oldu mu?
– Bir bakıma düşünüyorum, evet. Bir yazar olarak, en iyi yakıtınızı kitabın başlangıcında harcayamazsınız. Bu, ‘Altı Çarpı İki’ için de geçerli. Kitap çok temel bir gizemle başlıyor. Korkunç bir cinayet nedeniyle sekiz yıl evvel hapse konan kişi masum gibi görünüyor. Fakat bu gizemi çözmekle mükellef dedektiflerim Sam Berger ve Molly Blom’un kendi başları da büyük belada. Geçmişi araştırırken tehlikenin adım adım kendilerine nasıl yaklaştığını görüyorlar. Bu, hikâyeyi güçlendiriyor sanırım ve sona vardığımızda hikâye çok daha kişiselleşiyor.
* Kurguyu oluştururken nerelerden ilham alıyorsunuz? Bir şehir efsanesi ya da hayatınızdaki birinin davranışı size oluşturacağınız hikâyenin ipuçlarını verir mi?
– Hayatıma baktığınızda, çok iyi gizlenmiş ipuçları bulabilirsiniz sanırım ama ilhamı asla kendi hayatımdan almam. Aslında diğer kitaplardan da almam. Eskiden İsveç suç romanının ‘klasiklerinden’ biriydim; bu aralar daha orijinal olmaya çalışıyorum, daha önce kimsenin yazmadığı, şaşırtıcı hikâyeler yazmaya çalışıyorum. Başarılı oldum mu bilmem. Bir anlamda, tüm suçlar çoktan kullanıldı suç edebiyatında ama yaklaşımımın diğer yazarların çoğundan farklı olduğunu düşünüyorum.