Ayhan Kimsesizcan 21 yıl önce Posta için çektiği balkondaki çırılçıplak Sibel Can fotoğraflarının hikayesini anlattı.
Bugün 41 yaşında olan 14 yıldır Amerika New York’ta yaşayan ve ticaret yapan, 1990’lı yılların en hızlı paparazzisi Ayhan Kimsesizcan o günü bakın nasıl anlatıyor: “Sibel Can’ın Fethiye’deki sosyetik tatil köyü Hillside’da olduğu haberi magazin bölümünün şefi Bekir Saçar’a geldi.
O zaman 26 yaşında olan Sibel Can bikiniyle denize, havuza giriyormuş. Bu istihbaratın geldiği 25 Mayıs 1996 Cumartesi günü bir oda tutup müşteri gibi Hillside’a gittim.
Uçak, yol derken saat 21.00’de otele ulaştım. Baktım Sibel Can yemek salonunda. Beni tanır diye hiç ortalarda görünmeden, bir sandviç alıp odaya kapandım.
FOTĞRAF MAKİNEM HAVLUMUN ALTINDAYDI
Sabah 8.30’da kahvaltıya indim. Sibel Can yine oradaydı. Aynı hızla salondan çıktım. Sibel Can’ın kaldığı villaya hakim bir noktayı seçtim ve havuz başında şezlongumu o yöne çevirip sözüm ona güneşlenmeye yattım. Teleobjektif takılmış fotoğraf makinem havlumun altındaydı.
Sibel Can havuza geldi. Burun burunayız. Etrafta otelin güvenlik görevlileri de var. Makineyi alsam ve Sibel Hanım’a doğrultsam kıyamet kopacak. Hiç oralı olmadım, yüzüstü yatmaya devam ettim.
Sibel Can havuza girdi ve villasına döndü. 3-5 dakika geçti geçmedi, ıslak mayosunu asmak için çırılçıplak vaziyette ağaçların arasındaki villasının balkonuna çıktı. Gözüm 100 metre ötedeki villada olduğu için durumu hemen fark ettim.
SİBLE CAN’IN ÇIPLAK BALKONA ÇIKACAĞI AKLIMA GELMEZDİ
Şezlongdaki yüzüstü pozisyonumu hiç bozmadan yerde duran fotoğraf makinemi havluyla birlikte aldım. Villaya doğrultup otomatik deklanşöre bastım. Gözümü vizöre koyamadığım için netlik yapamamıştım. Aklıma her şey gelirdi de saat 15.00’te, millet ortalıktayken ünlü assolist Sibel Can’ın çırılçıplak balkona çıkacağı gelmezdi.
HEMEN GAZETEYİ ARAYIP MÜJDEYİ VERDİM
Gazeteden emanet olarak yanıma verilen cep telefonundan şefim Bekir Saçar’ı arayıp müjdeyi verdim! Dijital fotoğraf makineleri henüz icat edilmemişti. Film yıkanmadan çektiğim fotoğrafları görmem imkânsızdı. Heyecan diz boyu… Belki gören olmuştur, güvenliğe haber verirler kuşkusuyla dört günlük rezervasyonum olmasına rağmen parayı yakıp 15 dakika içinde Hillside’dan ayrıldım.
Telaşımı gören resepsiyonculara “Annem hastalanmış acilen İstanbul’a dönmem gerekiyor” dedim. Otelden kiraladığım araçla Dalaman Havaalanı’na gittim. Bir hayli uçak bekledim. Saat 24.00’ü biraz geçe İstanbul’a vardım. Hemen gazeteye gidip filmi laboratuvara verdim. Evet, başarmıştım. 25 kareden ikisinde Sibel Can çırılçıplak kadraja girmişti.