Ekranların aranan yüzü Serenay Sarıkaya, son olarak Netflix için dizi çekimine devam ediyordu. Güzel oyuncu Harper’s Bazaar dergisine röportaj verdi. Dergiye özel Roma’da bir kapak çekimi de yapan oyuncu, bilinmeyen yönlerini anlattı.
Hep gülen ve pozitif enerji yayan birisiniz. Bu bir varoluş biçimi mi sizin için?
Hayatı hep iyi tarafıyla görmeye alıştırdım kendimi, yolunda gitmeyen şeyleri ise değiştirmek için cesaretim oldu. Yakınıyorsam değiştirmeliyim, değiştiremiyorsam gerçeği kabul etmeliyim gibi düşündüm hep. Kendime güzel, küçük bir dünya yarattım, her şeyiyle dişimle tırnağımla çalışarak oluşturduğum. Canımı sıkan, beni yoran, üzen herkesi ve her şeyi hayatımdan çıkardım. Belki bir koruma kalkanı bu, bilmiyorum ama çalışıyor. Beni daha verimli hale getiriyor. Hayata gerçekten iyi bakmayı seven, iyi olanı yücelten, çoğaltan biriyim. Kendi iç enerjimi bu şekilde koruyabiliyorum. Bu yüzden çok az ve öz insan var hayatımda.
Sürekli yükselen bir kariyere sahip olmak ciddi bir tempoyu beraberinde getiriyor. Başarının yarattığı bir baskı oluyor mu?
Hiçbir başarı kolay elde edilmiyor elbette. Hele kalıcı olma meselesi en zoru. Ama bu bir baskı değil, her seferinde kendi sınırlarımı keşfettiğim bir yolculuk benim için. Konuya böyle bakınca güçlük olmaktan çıkıyor; onlar yoldaki ufak pürüzler oluyor sadece. Her şey geçip bittiğinde hatırlamıyorsun bile. Yoğun olmayı, yorulmayı dert etmiyorum. Seviyorum. Zamanla kendi yollarımı geliştirdim, dengemi koruyabilmek, kendimi güncelleyebilmek için. İçinde olduğum her işe değer katabilmek, yenilikçi ve cesur olabilmek önemli benim için. Tabii, keyif almayı asla unutmadan.
Temmuz ayında 30 yaşına girdiniz. “Eskiden olsa…” diye cümleler kurmaya başladınız mı?
Eskiden olsa demiyorum fakat zihin, beden başka şeyler istiyor artık, ihtiyaçlarım değişiyor, bunu çok net fark edebiliyorum. Ama her yaşımı, her anımı, her halimi seven bir kadın olmak istiyorum. Hayat pişman olmak için de keşke demek için de çok kısa.
Hayatınızda nasıl bir dönemdesiniz?
Yaşamak istediğim o kadar çok şey, görmek istediğim o kadar çok yer var ki hâlâ… Hayatı yaşamak anlamında bir yapılacaklar listem yok, hedeflerim özelinde ise zihnimde bir liste var ama hedefler hiç bitmez. Sonuç nasıl olursa olsun, süreç güzel olsun.
Modayla da iç içesiniz. Kariyerinize başladığından bu yana tarzınız nasıl değişti?
Çok küçük yaştan beri bu sektördeyim ve evet, işimle ilişkili bütün dallarla biraz iç içeyim. Hep merakım da vardı böyle şeylere. Modanın, stil sahibi olmanın işimle beraber bir paket olduğuna inanırım. Sadece özel davetlerde değil, kendi özel hayatımda da bu anlamda profesyonel destek alan ilk kişi olabilirim. Tarzım, kendi sınırlarımı keşfettikçe ve kendimi tanıdıkça gelişti. Ama kilit nokta hep cesur olabilmekti sanırım. Risk almaya bayılıyorum.