1.5 yıl One Ajans’ın Tahran muhabirliğini yapan Mengü, “Valla arkadaş herhalde bir şey olmayacak, otokrasiler eylemlerle yıkılmaz. Diktatörler eylemle ve seçimle gitmez. Ancak ordu, polis vb kolluk kuvvetleri otokratlardan desteklerini çekerse giderler” dedi.
Nevşin Mengü‘nün “İran eylemleri 101” başlığıyla yayımlanan (2 Ocak 2017) yazısı şöyle:
İran’da eylemler Amerikan destekli mi?
Hepimiz oryantalistiz. “Doğu halkları ayaklanıyorsa, kesin ardında bir şey vardır. Kesin Amerikan parmağı vardır” diye düşünüyoruz ve çok büyük haksızlık ediyoruz. Çünkü insan sonunda insan. Ve İranlılar bu kadar büyük petrol ve gaz rezervlerine sahipken, neden bu kadar fakir olduklarına anlam veremiyor ve sinirleniyor.
İranlılar, vergilerinin İran rejimi tarafından Suriye’de harcanmasına kızıyor, Hamas’a akıtılan paralara anlam veremiyor. Buna öfkeleniyorlar ve tepki veriyorlar. Bunun için illa Amerikan ittirmesine gerek yok. Baskıcı rejimler haksızlıklarla örülüdür ve haksızlıklar açlıkla birleşince insanları öfkelendirir.
Ha öte yandan protestocular Batı destekliyse rejim de Rusya ve Çin destekli. İran rejimi “tam bağımsız” değil, Batı karşıtı.
Kafamızdaki şablonda, “Bir şey Amerikansa kesin kötüdür” diye yazılı, peki Rusya kaynaklıysa illa iyi mi? Rusya rejimi kelebekler ve kuşlar mı?
Protestoların 2009’dan farkı
2009 yılında eylemciler solculardı, dolayısıyla muhafazakârlar için protestocuları Amerikan destekli hainler, başıbozuklar olarak nitelendirmek çok kolay oldu.
2017’de ise isyan ilk muhafazakâr kent Meşhed’den başladı. Eylemciler Ruhani karşıtlarıydı, hayat pahalılığına karşı ayaklanıyorlardı. Eylemler Tahran’a doğru yaklaştıkça farklı gruplar tarafından sahiplenilmeye başlandı ve sloganlar Ruhani’den dini Rehber Hamaney karşıtlığına döndü.
Fakat yine de Ruhani iktidarında başlayan bu ayaklanmalar bir yandan hâlâ muhafazakârların işine geliyor o nedenle, ayaklananlar muhafazakârlar deyip kestirip atamıyorlar.
2009’da eylemcilerin lideri vardı. Şimdi ev hapsinde olan reformist Musavi ve Kerrubi. 2017’de ise bir lider yok. Ama öbür taraftan muhafazakârların da Ruhani karşısına çıkacak bir lideri yok.
Eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad aradan kafasını uzatıyor ama Ahmedinejad, Dini Rehber Hamaney’e karşı bir cepheye geçtiği için İran siyaseti “meşru” zemininde siyaset yapması artık neredeyse imkânsız. Ancak bir rejim değişikliğinde mümkün, bu da işte kaderin cilvesi.
Sokaklara dökülen rejim yanlıları
Aynısı 2009’da da olmuştu. Gençler özgürlük talepleriyle sokaklara dökülünce, İran rejimi dünyaya kendi taraftarlarıyla şov yapmak istedi. Bu insanlar genellikle Tahran’a İsfahan’a yani büyük kentlere tahsis edilen araçlarla getirilir.
Devlet memurlarının bu eylemlere katılması zorunlu kılınır. Öğrenciler toplanır, bu kalabalığa katılır vesaire. “Marg bar zıddı Velayet-i Fakih” yani “Dini Rehbere karşı olanlara ölüm” diye slogan attırılırlar, büyükçe bir kısmı da attığı bu slogana inanır.
He arkadaş ayaklanacaklar da n’olacak?
Valla arkadaş herhalde bir şey olmayacak, otokrasiler eylemlerle yıkılmaz. Diktatörler eylemle ve seçimle gitmez. Ancak ordu, polis vb kolluk kuvvetleri otokratlardan desteklerini çekerse giderler.
Yoksa elbette rejim kolluk kuvvetleriyle sokağa dökülenleri ezip geçer. Otokrasi kötüdür arkadaşlar ve bir kere iktidara yerleşti mi, gitmesi çok ama çok zordur.