Hakkında FETÖ medya soruşturması kapsamında yakalama kararı çıkarılmadan önce yurtdışına çıkan Ergun Babahan, sosyal medya hesabından Meriç Nehri’nde boğulan mültecilerle ilgili bir haber paylaştı.
Babahan’ın paylaştığı haberde “Önceki günlerde Meriç’ten Yunanistan’a geçmeye çalışan Gülen cemaati mensubu olduğu belirtilen iki aile, botlarının alabora olması sonrasında hayatlarını kaybetmişti” ifadeleri yer alıyordu.
Ergun Babahan’ın paylaşımına ilk yorum Prof. Neşe Özgen’den geldi. Özgen “Ellada ahalisi, Türklerden çok daha fazla ve yetkin insani desteği verebildi mültecilere. Türkiye’deki insan kaçakçılarının nasıl bir vahşetle mültecilerin üzerine çullandığını araştıracak gerçek gazeteciler bulmamız lazım” dedi.
“HABER YAPABİLECEK MİSİNİZ”
Özgen kendilerinin konuyla ilgili yaptığı araştırmaya da değinerek şunları yazdı:
“Mesela, araştırmalarımızda Edirne’nin çöplüğüne atılmış mülteci cenazeleri var. Mesela araştırmalarımızda mültecilik talebini bildirdikten sonra özel time teslim edilen insanlar var. Mesela araştırmalarımızda Bulgaristan – Türkiye arasında yapay bir gölette boğdurulan mülteciler var.
Mesela araştırmalarımızda Suriye sınırından başlayan ve İstanbul çıkışlı insan kaçakçılığının şimdi Türkiyeli mültecileri nasıl soyduğu ve Türkiye’ye sattığı var. Ekim 2.haftasında, içinde güvenlik güçlerinin de bulunduğu insan kaçakçıları 340 kişiyi paralarını aldıktan sonra devlete sattı!
Haber yapabilecek misiniz? İrili ufaklı, içinde bin bir şeytanın oynadığı insan kaçakçıları yerine, can havliyle kaçmaya çalışanlara çocuklarını savaştırmak için satın almaktan, üzerinde ilaç denemeye kadar bin bir teklif sunan devletlerimiz var. Haber yapabilecek misiniz?”
“GÜLEN CEMAATİNİN ZENGİNLERİNİ SORUNSUZ GEÇİRİP…”
Prof. Özgen uzun yıllar bu alanda araştırma yapmış bir isim. Özgen, Babahan’ın paylaşımına yaptığı yorumlarda konuyla ilgili çeşitli bilgiler vermeyi sürdürdü:
“Gittikleri ülkede suikast tehdidiyle tutulmaktan, paralarına ve politik güçlerine göre sınıflandırılarak rehin tutulan siyasi mülteciler var. Haber yapabilecek misiniz? Çıktıktan sonra geride bıraktıkları aileleri ve çocukları üzerine tehdit edilen sol politik mülteciler var.
Bulgaristan sınırında FRONTEX emeklilerinin devlet eliyle silahlanıp, yüzlerce mülteciyi vurduğuna dair kayıtlarımız var. İtalya’da emekli (!) askerlerin bir gemiyle silah yüklenip devletin bilgisi ve yardımıyla, botları ölümüne batırdığı bilgisi var. Haberini yapabilecek misiniz?
Mesela, Türkiye’de insan kaçağından zenginleşen, mülteciyi hem parasını alıp hem devlete satan güvenlik güçlerinin bilgileri var. Bunların şaşmaz bir dikkatle Gülen cemaatinin zenginlerini sorunsuz geçirip, sol siyasi mültecileri devlete sistematik olarak sattığının bilgisi var. Haberini yapabilecek misiniz?”
BABAHAN: NE YAPTIĞINIZ BENİ İLGİLENDİRMİYOR
“Türkiye devletinin sınır geçmeye çalışan her mülteciden anında haberdar olmasının onun istihbaratıyla değil, kaçakçı olarak para yapanlar sayesinde olduğunu; anında devreye girip insan kanıyla beslendiğini haber yapabilecek misiniz” diyen Özgen “En ücra köşesindekinin bile mülteci karaborsası diye nitelediğimiz büyük illegaliteden Türkiye’nin milletiyle devletiyle nasıl beslenmekte olduğunu; 7 kişi bir kurbana girmenin yerini, artık yedi kişi bir mülteci kanına girmenin aldığını devlet -millet işbirliğinin mültecilikte düğümlendiğinin haberini yapabilecek misiniz?” diye sordu.
Ergun Babahan ise Özgen’in paylaşımlarına sadece “Söylentiyle olmaz, varsa bilgisi paylaşın… Gerçek olan her şeyin haberi olur” yanıtı verebildi. Özgen ardından “Ne söylentisi? Yılardır araştırma ve yayın yapıyorum. Ayıp oluyor Ergun Bey” dedi.
Babahan’ın buna yanıtı ise “Ne yaptığınız beni ilgilendirmiyor. Oturduğunuz yerden insanlara kara çalmayın. Varsa belgeniz bileğiniz yollayın” şeklinde oldu.
“GÜLENCİLER VALİZLERLE PARAYLA SINIRI AŞIYORKEN SİZ NE YAPIYORDUNUZ”
Neşe Özgen, Ergun Babahan’ın bu yorumlarına şu ifadelerle yanıt verdi:
“Ben insaniyetinizin ilgilendirdiğini düşünmüştüm. Affedin. Yanlış yere müracaat etmişim. Siz sakin olun. Kasım ayı 23’ü 24’e bağlayan gece mesela, bir genç kadın ile 4 yaşında kızını (Edirne-Bülbül Deresi’ndeki adacıkta) insan kaçakçıları bıraktılar.
Kadının dehşetini anlayabildik, gecenin soğuğu, Kasım ayında küçük bir toprak parçasında, 4 yaşındaki kızıyla derenin soğuk çağlayanında boğulmak. Kaçakçılar aileyi arayıp daha çok para talep etmişler. Ya da orada bırakmakla tehdit. Sahi siz, sizler tam o tarihte ne yapıyordunuz?
Sayın Ergun Babahan, beni sadece insanların çaresizliğini ve bir zamanlar üzerinden hayli para kazandığınız devlete karış durmaya çağrım yüzünden engellediniz. Ama ben devam edeceğim, sahi, siz o zaman ne yapıyordunuz? Adı sanı duyulmamış Gülenciler valizlerle parayla sınırı aşıyorken, siz ne yapıyordunuz? O anneyle kızı B Adası denilen küçücük yerde dinelip elindeki tek tük kontöre sizlere değil ailesine ulaşmaya ve onları daha çok euro ödemek için ikna etmeye çalışırken, siz ne yapıyordunuz?
Mesela ben ne yaptığımızı söyleyeyim: Ben acilen HHRA’i gece yarısını geçmişken arayıp, o kadın ve çocuğu için bir helikopter gönderilmesini sağladım. Böylece kadını ve çocuğunu adanın ortasından, kaçakçıların ve TR devletinin elinden kurtardık. O gece o adadan onları aldırdık. Sınıfsal karakteriniz İslam düşüncenize elveriyorsa haydi bunu haber yapın.”
“ŞEREFSİZ DİYECEĞİM…”
Prof. Neşe Özgen paylaşımlarını şöyle sürdürdü:
“Sahi siz 23 Kasım gecesini 24’e bağlayan gece ne yapıyordunuz Gülen cemaati üyeleri? (Şerefsiz diyeceğim, affedin) Ne yapıyordunuz? Size mesela böyle bir haber hiç gelmedi, değil mi? Afiyetle kuru baklagillerinizden atıştırıp, g.tünüzü göbeğinizi kaşıyordunuz, değil mi?
Yüzlerce yoldaşımı sınırdan alamadım. Ama Gülen Cemaatinin kasası denen şerefsizler pasaportlarıyla ve valizlerce nakit para taşıyıp geçtiler sınırı. Öküz gibiler. Hadi bunu da haber yapın Ergun Bey. Ölümden nasiplenmek marifet değil, ölümü sorgulamak marifet.
Sayın Ergun Babahan şimdi demokrat görünüp yol açmaya çalışıyorsunuz ya: Hadi bu söylediklerimi, araştırmalarımı haber yapın, cesaretiniz varsa. Cesetlerden kimin beslendiğini, kimin cesetlerin üzerine basarak yükseldiğini açıkça konuşalım.”
