Haber spikerliğin de bir idol haline gelmiş isim Murat Cengizer konuğumuz oldu ve biz sorduk o cevapladı.
Murat Cengizer’i yakından tanıyabilir miyiz?
Murat CENGİZER : 1975 yazında İstanbul’da doğdum. İlk ağlama sesinin ardından 34 yılı geride bıraktığımı gördüm. İlk-orta dereceli eğitimimi İstanbul’da aldıktan sonra Eskişehir’in yolunu tuttum. İnsani gelişim açısından pilot bölge seçilmesi gerektiğini düşündüğüm bu sıcacık kentte 5 yıl İletişim okudum. Seslerin doğallığından etkilenen bir çocukluk geçirdim. Çizgi filmlerin kahramanlarından çok seslerini, konuşmalarını zihnime depolayan bir çocuktum. 80’leri “çocukça” geçen biri olarak ilgimi çeken olmazsa olmaz şey -gayet doğaldır ki- önce siyah-beyazıyla tanıştığım renkli televizyon ve TRT oldu. Artık çizgi karakterlerin o tiyatral seslerinin yerini haber ve futbol maçlarının spikerleri almıştı. Aslında mikrofonla ilk tanışmam da o döneme denk düşer. Yazlıkta dışarıdan gelen Migros otobüsünü anons eden müdüriyetteki görevlinin elinden türlü maymunluklarla mikrofonu almayı başarmış ve “dünya’ya seslenmiştim; bu ilk işaretti” Bir kalemde 15 yıl işte böyle geçti..:)
Radyo kariyeriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Murat CENGİZER : Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi mezunuyum. Üniversiteye spor spikeri olmak için girdim, ancak çıkışta yerel deneyimli bir haber spikeriydim. Radyo kariyerim 1998 sonunda başladı. Akademisyenler ve TRT destekli üniversite radyosu RADYO A’da 2,5 yıl çalıştım. Aslında ilk deneyimlerim programcılık üzerineydi. Ancak zamanla buna çok istediğim haber spikerliğini de ekledim ve 2001’de mezun oldum. Askerlik sonrası 2003’te Alem FM’de haber spikeri olarak göreve başladım. Alem FM’in yanı sıra bir yıl sonra Eurosport’ta çalışmaya başladım. Gündüz boşluğumu spor haberleri dolduruyordu bir anlamda Ancak asıl okulun şimdi başladığını uzun yıllar sonra anlayacaktım. Siyaset tarihi ve dış-politika ilgi alanım olduğu için haber spikerliğini asla bırakmayı düşünmedim ama spor spikerliği de artık hayatımın bir parçasıydı, üstelik Fransa merkezli bir televizyon kanalında başlamıştı. 3 yıl süren 08.00-23.00 periyodu, 2006’da Lig Radyo’ya geçince son buldu. Bir anlamda Alem Fm’in sporcu kardeşine geçiş yaptım. Eurosport ve sonrasında aynı bünyede yer alan Foxsports’ta tenis, voleybol, futbol ve golf spikerliği yaptım, bunu Lig Radyo’yla destekledim. Lig Radyo’da yaptığım programların yanı sıra 200’e yakın maçı stattan anlattım. Alem Fm-Lig Radyo’nun bünyesinde olduğu Çukurova Medya Grubu’nda 6 yıla yakın çalıştım. Tatmin edici bu sürecin ardından da bu yaz döneminde radyoculukta önümüzdeki yıllara damgasını vuracağını gördüğüm Pal FM, Pal Station’da kariyerimi sürdürme kararı aldım.
Pal Medya Grubu’nda haberleri sunmaya devam ediyorsunuz ve ses tonunuz insanlara çok etkileyici geliyor. Günlük yaşamda da böyle mi konuşuyorsunuz?
Murat CENGİZER : Öncelikle teşekkür ederim. Yayıncılıkta ve doğal yaşantısında ses farkı olan ya da sesiyle oynayan bir spikerin iyi bir radyocu olduğunu düşünmüyorum. Sesinizle oynama ihtiyacı hissediyorsanız, bir “oturmamışlık”, bir eğitim yetmezliği vardır. Belki günlük yaşamda yayındaki kadar itinalı bir Türkçe kullanmıyorum ama ne sesimle, ne de konuşma tempomla savaşıyorum. Sesime duygularımı yansıtmaya özen gösteririm. Bunun fazlasıyla insani bir titreşim olduğunu hissediyorum. Örneğin, Anadolu’da 10 haftada 3 teknik adam harcayan bir yönetimi ti’ye alan/eleştiren bir haberin başlığını dümdüz okumanın o “harcanmış” insanlara ve de dinleyiciye bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. İddia edilenin aksine haberin ağırlığı dümdüz Nelerle uğraşmakta değil, ağırlıklı olarak olayın hakkını verecek seste Zaten dinleyici bu konuda emin olun-ummadığımız kadar “akıllı kulaklar’a sahip”Sahte ya da işlenmemiş bir seste hangi sorunun olduğunu tanımlayamıyor ama onu o bi şey rahatsız ediyor. Sonrasında ise yolda, arabada, evde frekansı değiştirerek müthiş bir doğallıkla sizi radyo çöplüğüne gönderiyor. O yüzden dışarıdaki ses ile içerideki ses durun, biz kardeşiz diye haykırmalı!
Haber dışında şiir okumayı denediniz veya düşündünüz mü hiç?
Murat CENGİZER : Denemek ne kelime, göbeğindeydim hatta! Az önce anlattığım gibi Eskişehir’de üniversite radyosunda haber spikerliğinin yanı sıra hafta içi her gün gece programları sundum. Belki şiir ağırlıklı değildi ama Ahmet Haşim’den Satrte’ye, Zweig’dan Nietzsche’ye kadar pek çok edebi alıntıları devşirdiğim bir programdı ve Eskişehir’de çok sıkı takip ediliyordu… Sesimi buğulu kullanmayı burada öğrendim sanırım :). Ayrıca şiir okumanın, hele hele şiir programı yapmanın bir tiyatral sanat olduğunu düşünüyorum, her mikrofon önüne oturan duygu yüklüler, şiir okumamalı Çünkü şiir komediye dönüşüyor.
Hangi saat dilimlerinde yayınlarda oluyorsunuz ve canlı yayın mı yoksa banttan mı sunuluyor haberler?
Murat CENGİZER : Pazartesi’den Cuma’ya 09.00, 12.00, 17.00 ve 19.00’da Pal FM, 12.00 ve 18.00?da ise Pal Station’dayım. Bültenlerin bir bölümü canlı, bir bölümü ise banttan..
İleride bir televizyonda ana haber bültenini sunmak gibi bir hedefiniz var mı? İleriye dönük projeniz var mı?
Murat CENGİZER : Radyoculuğun yanı sıra 5 yıllık bir televizyon kariyerim var. Eurosport-Foxsports?daki görevimin ardından TV5’te bir sene her sabah 2 saat süren haber programı sundum. Kanal 1’de spor spikerliği yaptım. Serhat Ulueren ve Mustafa Denizli’nin ekiplerinde görev aldım. Son olarak Eski İstanbul Defterdarı Kadir Boy’un haftalık siyasi programını sundum.Bu süreç önümüzdeki yıldan itibaren devam edecek.
Radyo sizin için ne anlam ifade ediyor? Ayrıca yayıncı arkadaşlarınızdan en çok kimi dinliyorsunuz, objektif yanıt bekliyoruz 🙂
Murat CENGİZER : Radyonun öncelikle “İletişim” kültürüne daha insan tonlu bir hammadde kazandırdığını düşünüyorum. Gazetedeki o çok hakim yazın kültürü neyse radyodaki ses ve dil kültürü de o.. Radyo, yalan yanlış okuyanı, sahte olanı, ikircikli duranı canlı canlı ya da banttan çok net öne çıkaran bir güç Yanlış kanının aksine salt televizyona insan gücü sağlayan bir yol değil, aslında ses kültüründen bihaber olmayanın kendisini dinlettiği bir güç…Ve sıcak,Ve her an,Ve sıkılınca,Ve kumun üstünde, arabanın çatısında, tribünde, mutfakta, her yerde RADYO..! Dinlediğim yayıncılara gelince Pal’de herkes, Lig’de Fırat İşbecer.
Son olarak OYDAR hakkında neler düşünüyorsunuz?
Murat CENGİZER : Radyoların zaten uzun erimli bir platforma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Web ortamında daha çok magazinsel yönü ağır basan siteler çoğunlukta..Oydar biraz farklı kanattan seslenmeye çalışıyor, örneğin radyo,televizyon,biraz gazete, biraz magazin diyerek un ufak olmuyor, dağılmıyor. Neyle ilgilendiğini net belirlemiş gibi Çerçeveyi geniş ve hacimsiz tutarak okuyucunun radyonun dışına çıkmasına izin vermiyor Güzelsiniz, devam edin 🙂