Sabah yazarı Hıncal Uluç, günümüz PR’cılarını yerden yere vuran Faruk Bildirici’ye destek verdi.
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’nin “Hırsızın hiç mi suçu yok” başlıklı yazısından alıntılar yapan Hıncal Uluç PR şirketlerini topa tuttu.
Hıncal Uluç, PR şirketleri için “Alakasız bir davetle gazeteci ele geçiriliyor, sonra eline bambaşka haberler veriliyor” dedi.
İşte Hıncal Uluç’un bugünkü yazısından bir bölüm:
Bunlar nasıl PR’cı?
Faruk Bildirici dostum çok ince bir konuya değinmiş, adeta “Hırsızın hiç mi suçu yok” diyerek.. En ünlüsüne varıncaya dek, hanutçu gazeteciler türedi ya, dünyanın dört bir yanında davetten davete koşan.. Başta Faruk, eleştiriyorduk ya..
Faruk “Hanutçu yazar tamam da, PR’cıların hiç mi suçu yok” diyor bu hafta..
Ben 1967’de Cüneyt Ağabey’in yanında başladım PR işine.. Sevgili Koryürek, Fresno State’de “Reklam, Halkla İlişkiler ve Pazarlama” okuyup dönmüş, bu üç konunda ilk Türk şirketi Delta Ajans’ı da Ankara’da kurup, askerden dönen beni işe almıştı.
Görevim Delta müşterileri için haberler hazırlayıp gazetelere dağıtmaktı. Öyle şeyler bulmalıydım ki, gazete haber değeri versin ve yayınlasın.
Cüneyt Ağabey, Reklamla Halkla İlişkilerin, yani PR’ın (Public Relations) farkını “Reklamda ‘Pay for it/Parasını ödersin’, PR’da ‘PRay for it/Dua edersin ki yayınlansın, diye özetlerdi. Tabii duadan öteye geçmemiz, gerçekten haber değeri olan şeyler üretmemiz lazımdı.
Biz de götürürdük davete..
Frankfurt’a götürürdük mesela, Avrupa’nın o zamanki en büyük hava limanı inşa ediliyordu, onu gezdirip, gösterip anlatmaya.. Dünyanın en büyük kapalı uçak servis hangarı haber değil miydi?.
Dünyanın ilk Airbus uçağı Fransa’da deneme uçuşu için havalanırken, içine gazetecileri oturtup, uçağı herkesten önce onlara havada tanıtmak haber değil miydi?.
Şimdi öyle değil.. Alakasız bir davetle gazeteci ele geçiriliyor, sonra eline bambaşka haberler veriliyor ki, “Bu geziler devam etsin istiyorsan, verdiğim haberleri yaz..” Faruk “PR mesleğinin eski saygınlığı kalmadı artık” diyor. Haksız sayılmaz. Bir Betûl Abla var mı günümüzde?. Ya da birlikte AB’yi kurduğu Alaattin Asna, ya da Cüneyt Ağabey?.