Bizim ülkemizde gelenektir biri bir şey yaptımı diğerleri de arkasından gelir. Ekonomide buna oligopol yapıda diyebiliriz. Biri bir şey yapar tutar arkasından herkes anlaşmışçasına aynı şeyi yapar..
Son iki yılda Türkiye’de radyolar bir format mezarlığına döndü. Bunu ilk Power Türk yaptı ve iyi bir format yayıncılığı dersi verdi, ardından yabancı müzikte Radyo Fenomen bir kez daha formatı iyi uygulayanın başarıya ulaşabileceğini gösterdi. Sonra bir baktık ki herkes formatçı olmuş.
Sakın yalnış anlamayın bende formatı seviyorum, bunun en babasını Radyo MEGA’da sundum, yüksek sermayemiz olsaydı ve en önemlisi RTUK ile hukuki problemlerimiz olmasaydı o radyo bugün çok büyük bir yere gelmişti. Her neyse asla kendimden bahsetmek adına vermedim bu örneği. Sadece formatı bende seviyorum demek istedim.
Ama son yıllarda bakıyorum da hemen hemen her radyo bir format hayali ile yanıp tutuşuyor.İşin komiği bu radyolar sadece müzik çalmayı format yayıncılığı sanıp birbirini daha doğrusu power türk ‘ü taklit etmekten öteye gidemiyor.İş böyle olunca radyo frekansları format mezarlığına dönüyor. Radyolar kendilerini farklılaştıramıyorlar , piyasada birbirine benzeyen onlarca radyo çıkıyor.
Ben yeni trendin format ile konuşma arasında dengeye doğru kayması gerektiğine inanıyorum. Çünkü iş artık sıktı, aynı şarkıları döndüren çakma format radyoları , yada alternatif çalacağım diye ahbaplarına yayın yapan çakma format radyoları ile ne konuştuğunu ezberlediğimiz robot format dj’ler , klişe anonslar, klişe reklamlar , klişe ilanlarla dolu çakma format radyoları sektörü de hantallaştırdı.Yeni dj ler markalaşamadı, yeni isim dj ler çıkmadı.
Sakın yalnış anlamayın mikrofonu açtımı kendini unutan ve “vır vır vır kafa patlatan” konuşma yayıncılığını savunmuyorum. Ama bir program yapımcısının da bir görüşü bir düşüncesi ve bir duruşu olmalı. Ben format dj’lerini program yapımcısı olarak görmüyorum, onlar birer robot gibi yaşıyor ve konuşuyor.Suç onların değil, suç çakma power türk formatçıların, yani taklitçilerin ! Onlar sayesinde radyoların tadı tuzu kaçtı, program yapımcısı kavramı bitti, program yapımcılarının piyasadaki değeri düştü..En önemlisi tüm bunların sonucunda radyo mecrası değerini kaybetmeye başladı. Değerini kaybeden mecra küçüldü küçüldü… Yakında küçülüp ceplerimize de girecek ..…
Bunu herkesin bilmesi gerekir ki :: Bu mecra çakma format radyoculukla kurtulmaz ! Sakın yalnış anlamayın bu iş vır vır vır konuşan adamlarla da kurtulmaz. Kurtuluş ikisini de dengede verebilen, ne konuştuğunu neden konuştuğunu bilen duruşu olan radyoculukta…
Bu nasıl çözülür ?
Peki konuştun , konuştun tamam ama önerin nedir diye sorabilirsiniz. Hemen söyleyeyim bu işin en önemli ve ilk adımını radyo program yapımcılarını adam yerine koyarak onlarla bir buluşma gerçekleştirmeyi düşünen AKP gerçekleştirdi.Bu buluşma unutulan radyo mecrası adına güzel bir gelişme oldu. Program yapımcılarının format dj’lerinden ayrışmasını sağlamak ve “program yapımcısı” na kaybettiği itibarın iade edilmesi gerekiyor.
Bu konuya Türkiye’nin tek güvenilik radyo ölçümleme raporlarını hazırlayan İpsos KMG’de radyoları ölçtüğü gibi “program yapımcılarını” da ölçerek katkıda bulunabilir. Eğer program yapımcıları da İpsos KMG’de ölçülürse o zaman radyo mecrasına heyecan gelir, radyo progamlarının doksanlı yıllarda aldığı yüzbinlerce dolarlık program sponsorluk bütçelerine tekrar kavuşabilir…
Radyocuların imajı ve marka değeri artar, sosyal şartları artar, ekonomik değeri artar ve radyoculuk doksanlı yıllarda olduğu gibi popüler bir meslek haline gelir. Peki bunu patronlar ister mi ? Elbette hayır…