MEDYAALEMİ.COM.TR ÖZEL RÖPORTAJ / Elif Sevil Orhanlı
Türkiye farklı alanlarda çetin mücadelenin verildiği zor bir süreçten geçiyor. Önümüzde 2019 seçimleri var, siyasetin gündemi oldukça sıcak. FETÖ ile ve diğer terör örgütleriyle mücadele sürüyor. FETÖ dava süreci devam ediyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cem Küçük: Türkiye FETÖ ve PKK açısından iyi yerde. Mücadele sürüyor ve başarılı. 2019’a giderken partiler arası mücadele artacaktır. Bu da gayet normal. Ama içeriden ve dışarıdan Türkiye’yi zora sokmak için her şey yapılıyor. En son Zafer Çağlayan hakkında tutuklama çıkarılması bunla ilgili. Muhtemelen diğer eski bakanlar hakkında da tutuklama çıkarabilirler. Güçlü Türkiye olmasın diye her yol deneniyor.
2019 seçimlerine doğru siyasette tansiyon oldukça yüksek. Partilerin seçim hazırlıkları sürüyor. AK Partide ciddi bir değişimin adımları atılmaya başladı. Yeni partilerin siyaset sahnesine dahil olduğunu görüyoruz. Seçimlere kadar dengeler ne yönde değişir?
Cem Küçük: Meral Akşener’in partisi kurulur ve siyasete dahil olur. Çok şey değişir mi 2019’a kadar bakmak lazım. En son referandum muhalefet için umut oldu. AK Parti’yi yenebiliriz umudundalar. Ayrıca hiç bilmediğimiz yeni isimler de ortaya çıkabilir.
Liderlerin kullandığı dili, üslubu nasıl buluyorsunuz?
Cem Küçük: Siyasette bazen sert dil olabilir. Ancak özellikle anamuhalefetin dili çok sert. Kontrollü darbe gibi FETÖ dilini kullanıyorlar. Bazı CHP vekilleri PKK’yı koruyor. Bunu anlamak mümkün değil.
Türkiye’de radyonun ve radyoculuğun hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz?
Cem Küçük: Bence tam değil. ABD radyo neredeyse bir fenomen. Bizde 1990’larda böyleydi, sonra bu büyü kayboldu. Gene kendi kitlesi olan radyocular var ama büyük kitleye hitap edilmiyor. Bunda kar zarar işi de önemli.
Sektörde şahin gazeteci kimliğiniz ve cesur yorumlarınızla biliniyorsunuz. Bu yüzden zaman zaman eleştiriliyorsunuz hatta sert tartışmalar yaşanıyor. Üzerinize fazla gelinmesinin sebebi nedir sizce?
Cem Küçük: Benim gibi birinin eleştirilmesi normal. Ama tabii bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. Ben bildiğini dümdüz söyleyen biriyim. Kariyer hesabı yapmıyorum.
Ülkesini seven biriyim. Terör örgütlerine karşı alttan alacak değilim. Elbette ülkemi savunacağım. Tabii yarattığım etki kıskançlığa da sebep oluyor, bunu görüyorum. Bir de ben klasik bir muhafazakar değilim. Karşı tarafla tartışırken ben öyle alttan alacak biri hiç değilim. Beni sevsinler derdim yok. Karşı tarafa yaranayım derdim hiç yok.
Bu karakteristik özelliklerinizin Karadenizli olmanızla bir ilgisi var mı? Kendinizi eleştirdiğiniz zamanlar oluyor mu?
Cem Küçük: Karadenizli olmakla kısmen ilgisi vardır. Bence cesaret sonradan elde edilen bir şey değil. Özeleştiri her zaman yapıyorum. Benim özelliğim karşı tarafı eleştirirken doğru noktayı bulmak.
Uzun bir aradan sonra Türkiye Gazetesinde köşe yazmaya başladınız. Türkiye Gazetesini tercih etmenizdeki sebep ne oldu?
Cem Küçük: Sağolsun Mücahit Bey ve Aslıhan Hanım teveccüh gösterdiler. Onların sayesinde bu oldu. Bana güvendiler. Aynı grupta Medya Kritik isimli programı yapıyorum. Şimdi yazılar da oldu.
Sağ muhafazakar kanadın evvelden beri en etkili yayın organı TGRT Haber ve Türkiye gazetesi. Bana da çok uygun bir yer bu açıdan.
Siyasi yorumlarla ve köşe yazılarınızla geniş kitlelere ulaşıyorsunuz. Bu kimliğinizin dışında belki çok az kişinin bildiği bir yönünüz var. Sinema ile yakından ilgilisiniz. İyi bir sinema arşiviniz var. Zaman zaman takipçilerinizle paylaştığınız ve önerdiğiniz filmler oluyor. Sinema ile olan bağınızdan bahseder misiniz?
Cem Küçük: Filmlere eskiden beri merakım var. Sinema benim için kaçış. Kendimi iyi hissettiğim bir alan. Dünya sinemasını takip ediyorum. Beğendiğim filmleri de takipçilerime öneriyorum.
Spor ile aranız nasıldır takım tutar mısınız gelişmeleri takip eder misiniz?
Cem Küçük: Fenerbahçeliyim. Eskiden daha çok ederdim. Bir de Fenerbahçe iyi gitmiyor. Metal yorgunluğu esas Fenerbahçe’de var. Özensiz oynuyor takım. Aziz Bey çok yoruldu. Ama tabii kongre üyeleri ne olacağına karar verir.
Sizi daha çok televizyon programlarında yorumcu olarak görüyoruz. İlk defa bir radyoda hafta içi her gün “Cem Küçük ile Günün Yorumu” bölümüyle yer alıyorsunuz. Televizyon ile bir kıyaslama yapsanız radyonun nasıl bir farkı ve artısı var?
Cem Küçük: Radyoda sesiniz var. İnsanlar radyoyu daha çok sokakta arabada dinliyor. Televizyonda fiziki varlığınız da önemli. Radyoda sesiniz. Ve dinleyiciye o güveni vermeniz önemli. Bence televizyon ve radyo farklı. Takipçileri de farklı.
CRI TÜRK yaklaşık bir yıl önce yayın hayatına başladı ve kısa sürede iyi bir başarı yakaladı. CRI TÜRK’ün medya sektöründeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cem Küçük: CRI Türk başarılı işler yapıyor. Kısa sürede her yerde duyuldu. Zıt görüşleri duymayı sağlıyor ve bunu belli bir kalitede yapıyor. TRT radyolarından sonra en etkili radyo oldu.
Bunda elbette sizlerin, Michael beyin büyük katkısı var. İşi bilenler oldukça dinleyici de farkı görüyor.
Türkiye’de radyonun ve radyoculuğun hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz?
Cem Küçük: Bence tam değil. ABD radyo neredeyse bir fenomen. Bizde 1990’larda böyleydi, sonra bu büyü kayboldu. Gene kendi kitlesi olan radyocular var ama büyük kitleye hitap edilmiyor. Bunda kar zarar işi de önemli.
Sektörde şahin gazeteci kimliğiniz ve cesur yorumlarınızla biliniyorsunuz. Bu yüzden zaman zaman eleştiriliyorsunuz hatta sert tartışmalar yaşanıyor. Üzerinize fazla gelinmesinin sebebi nedir sizce?
Cem Küçük: Benim gibi birinin eleştirilmesi normal. Ama tabii bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. Ben bildiğini dümdüz söyleyen biriyim. Kariyer hesabı yapmıyorum.
Ülkesini seven biriyim. Terör örgütlerine karşı alttan alacak değilim. Elbette ülkemi savunacağım. Tabii yarattığım etki kıskançlığa da sebep oluyor, bunu görüyorum. Bir de ben klasik bir muhafazakar değilim. Karşı tarafla tartışırken ben öyle alttan alacak biri hiç değilim. Beni sevsinler derdim yok. Karşı tarafa yaranayım derdim hiç yok.
Bu karakteristik özelliklerinizin Karadenizli olmanızla bir ilgisi var mı? Kendinizi eleştirdiğiniz zamanlar oluyor mu?
Cem Küçük: Karadenizli olmakla kısmen ilgisi vardır. Bence cesaret sonradan elde edilen bir şey değil. Özeleştiri her zaman yapıyorum. Benim özelliğim karşı tarafı eleştirirken doğru noktayı bulmak.
Uzun bir aradan sonra Türkiye Gazetesinde köşe yazmaya başladınız. Türkiye Gazetesini tercih etmenizdeki sebep ne oldu?
Cem Küçük: Sağolsun Mücahit Bey ve Aslıhan Hanım teveccüh gösterdiler. Onların sayesinde bu oldu. Bana güvendiler. Aynı grupta Medya Kritik isimli programı yapıyorum. Şimdi yazılar da oldu.
Sağ muhafazakar kanadın evvelden beri en etkili yayın organı TGRT Haber ve Türkiye gazetesi. Bana da çok uygun bir yer bu açıdan.
Siyasi yorumlarla ve köşe yazılarınızla geniş kitlelere ulaşıyorsunuz. Bu kimliğinizin dışında belki çok az kişinin bildiği bir yönünüz var. Sinema ile yakından ilgilisiniz. İyi bir sinema arşiviniz var. Zaman zaman takipçilerinizle paylaştığınız ve önerdiğiniz filmler oluyor. Sinema ile olan bağınızdan bahseder misiniz?
Cem Küçük: Filmlere eskiden beri merakım var. Sinema benim için kaçış. Kendimi iyi hissettiğim bir alan. Dünya sinemasını takip ediyorum. Beğendiğim filmleri de takipçilerime öneriyorum.
Spor ile aranız nasıldır takım tutar mısınız gelişmeleri takip eder misiniz?
Cem Küçük: Fenerbahçeliyim. Eskiden daha çok ederdim. Bir de Fenerbahçe iyi gitmiyor. Metal yorgunluğu esas Fenerbahçe’de var. Özensiz oynuyor takım. Aziz Bey çok yoruldu. Ama tabii kongre üyeleri ne olacağına karar verir. Tüm hakları saklıdır. İçerikler kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.