Küçük bir operasyon geçiren Prof. Dr. Celal Şengör’ü hastanede ziyaret eden Fatih Altaylı, aralarında geçen diyalogu köşe yazısına taşıdı.
Şengör’ün İstanbul’dan taşınacağını ifade eden Altaylı şöyle yazdı:
“Kütüphaneyi yazlık eve taşımak, Çanakkale civarında bir yerlere de yerleşmeyi düşünüyordu.
“Senin ev sağlam. Biliyorum. Bulunduğu zemin sağlam, biliyorum. Niye taşınıyorsun” diye sordum.
“Çünkü depremden sonra İstanbul’un ne hale geleceğini biliyorum” dedi ve anlattı.
“Tabii ki, bütün İstanbul yerle bir olmayacak. Mustafa Erdik 8 bin binanın akordeon gibi olacağını söylüyordu. Bu sayı galiba daha fazla olacak. 60-70 bin bina tamamen çökmese de yıkılacak. Kurtarma çalışmaları için sokaklara girilemeyecek. Kente giren çıkan yolların önemli bir bölümü kullanılamaz hale gelecek, ortaya çıkacak kaos ortamında sağ kalanlar da günlerce belki haftalarca bloke olacak.
Kentin elektrik, su, kanalizasyon ve doğalgaz alt yapısı bitecek. İlk gün her yerde yangınlar olacak. İtfaiye enkaz altında kaldığı için, itfaiyeciler ya enkaz altında olduğu için, ya enkaz altındaki araçlarına ulaşamadığı için bu yangınlara müdahale edilemeyecek.
Kent dışından yardım gelemeyecek. Bugün deprem bölgelerine giden yardım ve kurtarma ekiplerinin yüzde 60’ı İstanbul’dan gidiyor. İstanbul yıkılınca İstanbul’a zaten çok ez ekip gelebilecek, gelenler de kente giremeyecek.
Yeni havalimanı dolgu zemine yapıldığı için muhtemelen hasar alacak ve bir süre kullanılamaz olacak. Zaten o havalimanını kente bağlayan yolların ne olacağını da bilmiyoruz. Atatürk Havalimanı ise en iyi pisti kırıldığı için ancak yarım hizmet verebilecek.
Birkaç gün içinde kentte açlık başlayacak. Yağmalar başlayacak. Bunu salgın hastalıklar takip edecek. Enkazlar uzun süre kaldırılamayacak. Kenti ağır bir koku saracak, nefes alınmaz hale gelecek.”
İçim karardı bir anda.
“Mad Max filmi gibi bir şey anlatıyorsun” dedim.
“Tam da öyle” dedi.
Bu yüzden İstanbul’dan taşınmayı düşünüyordu Celal Şengör.
İstanbul Depremi’nden değil, sonrasından korkuyordu.”