Ailesine yönelik tehdit mesajları geldiğini ifade eden Kaftancıoğlu, “Biz bu topraklarda insanların tehdit mesajlarından sonra nasıl katledildiklerini de biliyoruz” dedi.
Cumhuriyet’ten Hazal Ocak ve Hilal Köse’ye konuşan Kaftancıoğlu’nun yöneltilen sorulara verdiği cevaplardan bir kısım şöyle:
İl başkanlığı koltuğuna oturmak hayaliniz miydi?
Bugüne kadar hiçbir koltuğa oturmak ya da oturmamak üzerine hayalim olmadı. İstanbul İl Kongresi’ne yaklaşılan dönemde de adaylık gibi bir düşüncem yoktu. Yaşamım boyunca çok az yere talep açmışımdır. Bir işi benden daha iyi yapacağını düşündüğüm insanların talep açtığı yerde de hiç talep açmışlığım yoktur.
Kongre sürecinde, örgütten birlikte siyaset yaptığımız, birbirimizi tanıdığımız, mücadelelerimizi ortaklaştırdığımız arkadaşlarımız beni ikna ettiler.“Bu bir görev ve sen bu görevden kaçamazsın” demeleri üzerine, açıkçası kongreye kısa bir süre kala karar verdim.
Ya seçimi kazandıktan sonra olanlar?
Türkiye’de hak mücadelesi veren insanların geçmişte de bugün de saldırıya uğradıkları, katledildikleri gerçeği karşısında bana yapılan saldırılar da beni şaşırtmadı. Bu saldırılar, ne yazık ki bir takım yalanlar üzerinden üretildi. Giderek seviyesizleşti.
O tweetler olmasa ben eminim ve inanıyorum ki saldıracak başka şeyler bulunacaktı. Bir kadının, yeni bir kadın siyasetçinin çıkıp iddia ortaya koyması, ‘Ben de varım’ demesi, erkek egemen bakışı rahatsız edecekti. O nedenle gürültülü geldim ama her yerde söylediğim gibi çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı son derece mutluyum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan en büyük tepkiyi verdi… Bu sizi öfkelendirdi mi?
Ben kendisini AKP’nin genel başkanı zannediyordum. AKP’nin İstanbul İl Başkanı da kendisiymiş herhalde. Kendileri bilir. Hiç öfkelendirmedi. Çok açık söyleyeyim. Öfkeyle siyaset yapanların ne durumda olduğunu Erdoğan’dan görüyoruz. Ben öfkeyle siyaset yapmıyorum. Herkese her şekilde öfkelendiği için, bana da öfkelenmiş olmasından dolayı sadece gülüyorum.
Çok güzel de destek aldınız…
Cumhurbaşkanı sağolsun… Bugün hem örgütümüzde, hem de partili olmayıp CHP’ye destek vermiş gönüllülerimizde, hep birlikte çalışalım duygusu var. Benim görevim de bu duyguyu örgütlemek. Genel Başkanımızın da söylediği gibi ev ev sokak sokak yapacaklarımızı anlatmak… Bunu yaptığımızda zaten işin zor kısmını başarmış olacağız. İşimiz bir anlamda da kolay aslında. Çünkü bir umut ve inanç var. O inancı örgütlemek de bizim işimiz.
Tehdit mesajlarıyla ilgili işlem yapıldı mı?
Çok ciddi tehdit mesajları aldım. Halan devam eden mesalar var. Daha da acısı aileme dönük tehdit mesajları geldi. Biz bu topraklarda insanların tehdit mesajlarından sonra nasıl katledildiklerini de biliyoruz. Demirden korksaydık trene binmezdik. Bütün tehdit mesajlarıyla ilgili tek tek başvuru yaptım. Yasal süreç devam ediyor. Mesajların önemli bölümü Aktrollerden gelenlerden oluşuyor.
Hakkınızda açılan soruşturma ne aşamada?
Bir kaç tane soruşturma var. HDP’nin eş başkanları tutuklanınca bir parti meclisi bildirisi yayınlamıştık. Bu nedenle ‘Halkı kin ve düşmanlığa teşvik’ ve ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ten açılmış bir soruşturma vardı. İl başkanı olduktan sonra soruşturmalar katlanarak artıyor. Tazminat davası da var. Yasal süreç devam ediyor.
Tazminat davası niçin açıldı?
Çok trajikomik şeyler. Bana ait tweetlerle ilgili. Örneğin 2012 yılında Fethullah Gülen’le ilgili şöyle bir tweet atmışım: “Koskoca memleketi ilkokul mezunu, şizofren bir meczuba yönettirdin ama…” Onların bugün söylemeye çalıştıklarını, onlar yan yana, kol kola giderken ta o zaman söylemişim ve bugün sözde FETÖ’yle mücadele eden AKP iktidarı, bunun için bana 50 bin liralık tazminat davası açmış.
Ben bu tweetlerin paha biçilemez olduğunu söylüyorum. Örneğin bir tweette “RTE, dindar değil kindar bir nesil yetiştireceklerini söylemişti. Son yaptıklarıyla da bunun ne kadar haklı olduğunu gösterdi” demişim. Alın size 50 bin liralık bir dava daha. Yine bir tweetimde “2012 ile 2014 yılları arasında son yapılanlarla Anayasal suç işleniyor. Anayasal suç işleyenler yargılanmalı” demişim.
Alın size 50 bin liralık dava daha. Böyle böyle, 700 bin lira gibi rakamı buluyor. Bu davalar beni korkutmadı. Türkiye’nin bir çok yerinden telefon açıp, maaşımızın bir kısmını size göndermek istiyoruz diyen birçok insan oldu. O insanların desteği benim için çok önemliydi.
Kanal İstanbul gibi ‘çılgın’ projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal demokrat bir yerel belediyecilik yapmaz ve buna inanmazsanız her şeyinizi mega yapmak zorundasınız. Bu biraz popülizmin dayattığı bir politikadır. Örneğin çok büyük adalet saraylarımız var. Peki İstanbul’da ve Türkiye’de adalat var mı? Yok.
İstanbul’un dokusunu, kentini, doğasını katlederken mecburen mega mega projeler sunmak zorunda kalırsınız ki arkadaki tahribat ve yozlaşmayı bir şekilde saklayabilesiniz. İstanbul’un öyle mega, janjanlı projelere ihtiyacı yok. İstanbul’un çok sade, ufacık dokunuşlara, değişikliklere ihtiyacı var. O zaman emin olun İstanbul, İstanbul olacak.
Maçka Parkı’ndan da tünel için ağaçlar söküldü…
Normalde tünel ne zaman yapılır? Elbette ulaşımı rahatlatmak için yapılır ancak yeşili, doğayı korumak için tünel yapılır. İstanbul’da bir park yok edilerek tünel yapılıyor. Ne diyorlar trafiği rahatlatacağız. İstanbul’da lastik geçişli araçlarla trafiği rahatlatmak teknik ve bilimsel olarak mümkün değil. Maçka Parkı’ndaki tünel çıkışı, trafiğin daha da kilitlenmesine yol açacak.
Şişli, en az yeşil alanın olduğu ilçelerimizden biri. Neden tünel? Yapımı ve yapanın hak edişi çok da ondan. Yüzde 99’luk İstanbullu için değil, bu rantlardan zengin olan yüzde birlik kesimler için bunlar yapılıyor. Bunun aksini hiçbir şekilde ispat edemezler. Halkımız da artık bunun farkında. Bunu çok net görüyorum.
İstanbul’a dair çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Ben 2019 yerel seçimlerini Saray’dan alıp halka vermek için başkan oldum. Önümüzdeki günlerde 39 ilçe başkanlığımızla ‘OHAL’de İstanbul’ çalışmamızı başlatıyoruz. Hem çalışmalarımızı, hem de OHAL koşullarındaki Türkiye’yi İstanbul üzerinden görünür kılacağız.
İstanbul’da 14 belediyemiz var. Hepsi de AKP belediyeleriyle kıyaslanmayacak ölçüde, sosyal demokrat belediyeciliğin çok güzel örneklerini veriyorlar. En kısa zamanda, örnek işlerimizi tüm İstanbul’a ve Türkiye’ye sunarak, CHP belediyesinde yaşamanın, halkın yaşamını ne kadar kolaylaştırdığını anlatacağız.
Zaman içinde diğer projelerimizi de paylaşacağız sizinle. CHP olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yeniden halka vereceğiz. Buna hiç bu kadar yakın olmamıştık. İstanbul’da rant için popülist siyasete, İstanbul’a ihanet edilmesine izin vermeyeceğiz. İstanbul’u İstanbul’dan yöneteceğiz, birileri gibi Ankara’dan değil.
İnsanlarda sandık güvenliği endişesi devam ediyor mu?
Devam ediyor ama bu düşünceden insanlarımızı kurtarmak da bizim görevimiz. Ben görevlendirmeleri yaparken yeni başlıklar açtım. Hukuk ve seçim işlerini ayırdım. Üç bölgede, seçim ve sandık güvenliğinden sorumlu yardımcılarım var. Son referandumda YSK aracılığıyla da seçim sonuçlarının değiştirebileceğini gördük.
YSK’ye ve her türlü olumsuzluğa rağmen, oylarımıza sonuna kadar sahip çıkacağımızın sözünü veriyorum. Ama bu sorumluluk sadece CHP’de değil,her vatandaşımızda. Halkımız umutsuz olmasın. Ciddi altyapı ve yöntem çalışmalarımız var. O sandığa giren oy kesinlikle doğru şekilde sayılacak.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair muhalefetten bir beklenti var. Ortak ilkelerde buluşma noktasında. Bir de aday konuşmanın erken olduğunu düşünenler var. Katılır mısınız bu görüşlere?
Ben Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP Genel Başkanı’nın aday olmasını doğru bulanlardanım. CHP’nin geçmiş seçimlerde aldığı oylar üzerinden yorumlar yapılması bana göre çok yanlış. Halkımızı yanıltmaya dönük matematiksel hesap.
Öte yandan, laik demokratik sosyal bir hukuk devletini yeniden tesis etme paydasında mücadele edecek herkesin yan yana olmasının, açıkçası bir ittifak olarak ifade edilmesini doğru bulmuyorum. İktidar ne yapıyor? MHP ile ittifak kurarak dışarıda kalan herkesi de terörize etmenin yolunu arıyor. Referandumda her türlü baskıya, devletin her türlü imkanının kullanılmasına karşın, halkın yüzde 50’nin üzerinde bir sonuç çıkardığını gördük.
Bu seçimlerde, demokratik parlamenter sistemin savunusunu yapanların da oldukça yüksek bir farkla sandıktan çıkacağını görüyoruz. Gayrı meşru OHAL rejimini meşru hale getirecek tek adam yönetimi mi, yoksa demokratik parlamenter sistem ve Cumhuriyet’in savunusu mu? Bunu oylayacağız.