“Bir ara görüşelim!” ifadesi yetişkin arkadaşlıklarında neredeyse evrensel bir cümledir. İş, aile ve yoğun yapılacaklar listesi arasında bu söz çoğu zaman gerçekleşmeyen bir niyet olarak kalır. Araştırmalar, her yedi yılda bir arkadaşlarımızın yaklaşık yarısıyla ilişkimizin sonlandığını ortaya koyuyor.
Psikolog Dr. Marisa Franco, arkadaşlıkların kopmasının aniden “tamamen uyumsuz” olmaktan kaynaklanmadığını, yaşam evrelerimizin değişmesiyle ilişkilerin de değiştiğini belirtiyor. Yazar Dolly Alderton, evlenmek, birlikte yaşamak, kariyer veya aile kurmak gibi yaşam adımlarının arkadaşlıkları hem erkekler hem kadınlar için en fazla etkileyen faktörler olduğunu söylüyor.
İlişki uzmanı Claire Cohen, doğum sonrası arkadaşlık deneyimini paylaşarak, kısa süreli sosyal etkinliklerde bile şeffaf ve dürüst iletişimin önemine dikkat çekiyor. Arkadaşlıkları güçlendirmek için kısa mesaj, sesli not veya birlikte yapılan aktivitelerin etkili olduğunu vurguluyor.
Bilimsel çalışmalar, geniş bir sosyal çevrenin yaşam süresine, diyet ve egzersiz kadar katkıda bulunduğunu gösteriyor. Dr. Franco, arkadaşlarla bağların azalmasını “ilişkisel yalnızlık” olarak tanımlıyor ve sosyalleşmenin bir kas gibi çalıştığını, ne kadar çok yapılırsa o kadar kolaylaştığını belirtiyor.
Psikolog Julia Samuels, arkadaşları hayatımıza davet ederek, değişen koşulları kabul etmenin önemini vurguluyor. Claire Cohen ise mesajlaşmanın iletişimde yardımcı olduğunu, ancak yüz yüze buluşmaların yerini tutamayacağını söylüyor.
Sonuç olarak, arkadaşlıkları sürdürebilmek için şeffaf iletişim, ortak aktiviteler ve küçük jestler büyük fark yaratıyor. Arkadaşlarımızın yanımızda olacağına güvenmek, ilişkileri canlı ve esnek tutmanın anahtarıdır.