Bilim insanları, sabah uyanma sürecinin saniyeler içinde gerçekleşiyor gibi görünse de aslında beyinde oldukça karmaşık bir süreç olduğunu söylüyor.
Colorado Boulder Üniversitesi’nden bütünleştirici fizyoloji profesörü Rachel Rowe, “Uyanık olmak, beynin farkındalık, hareket ve düşünmeyi destekleyen bir durumda olması anlamına gelir” diyor.
Rowe’a göre uykudayken beyin dalgaları yavaş ve düzenli, uyanıklık halinde ise hızlı ve esnek hale geliyor. Bu değişim, çevremizdeki uyaranlara hızla tepki vermemizi sağlıyor.
Beyin Uyanışı: Retiküler Aktivasyon Sistemi
İsviçre Lozan Üniversitesi’nden uyku araştırmacısı Aurelie Stephan, beynin bir anda “uykudan uyanıklığa” geçmediğini belirtiyor. Bu geçiş, beynin alt bölgesindeki Retiküler Aktivasyon Sistemi (RAS) adlı yapıdan başlıyor.
Bu sistem, duyusal bilgileri beyne taşıyan talamusu ve beyin korteksini aktive ederek bir tür “marş düğmesi” gibi çalışıyor.
REM ve Non-REM Uykusundan Uyanma Farkı
Stephan’ın 2025 yılında yürüttüğü araştırma, uyanma sırasında beynin kendine özgü bir aktivite modeli sergilediğini gösterdi.
Non-REM uykusundan uyananlarda, önce yavaş dalgalar sonra hızlı dalgalar görülüyor.
REM uykusundan uyananlarda ise doğrudan hızlı beyin aktiviteleri devreye giriyor.
Her iki durumda da uyanma süreci, beynin ön ve merkez bölgelerinden başlayıp arka bölgelere doğru yayılıyor.
Sabah Mahmurluğu Neden Olur?
Uyanmak, her zaman tam olarak “uyanıklık” anlamına gelmiyor. Beynin tam kapasiteyle çalışmaya başlaması 15 ila 30 dakika, bazen bir saate kadar sürebiliyor. Bu geçici duruma “uyku ataleti” deniyor.
Stephan’a göre, alarm sesiyle aniden uyanmak beynin doğal ritmini bozar. En sağlıklı uyanış, beynin kendi biyolojik döngüsüne izin vermekle mümkün olur:
“Beynin doğal ritmine izin verirseniz, vücudunuz doğru anda sinyal gönderir. Alarm, sizi derin uykudayken uyandırırsa güçlü bir uyku ataletine neden olabilir.”
50 Saniyelik Döngü ve Doğru Anda Uyanmak
Araştırmalar, beynin yaklaşık her 50 saniyede bir uyarılma döngüsü yaşadığını gösteriyor. Bu döngü farkındalık düzeyini değiştiriyor. Döngünün “zayıf” noktasına denk gelmek, uyanmayı kolaylaştırıyor.
Stephan bu nedenle her gün aynı saatte, mümkünse alarmsız uyanmayı öneriyor:
“Beynin seni uyandırmak için doğru 50 saniyelik anı bekler. O anda uyanmak daha dinç hissettirir.”
Hâlâ Çözülemeyen Bir Gizem
Bilim insanları, neden bazı sabahlar enerjik, bazen de yorgun uyandığımızı tam olarak açıklayamıyor. Uyku süresi, beslenme ve uyku kalitesi etkili olsa da, beynin “ne zaman ve neden uyanmaya karar verdiği” hâlâ gizemini koruyor.