bugün kaleme aldığı köşe yazısında Cem Yılmaz’ın yeni filmi için ‘Cem Yılmaz’ı yakalayıp boynuna sarılmak ve alnından defalarca öpmek isterim.. Yani bu nasıl bir idealizmdir?’ ifadelerini kullandı.
Ünlü komedyen Şahan Gökbakar’ın filmleriyle Cem Yılmaz’ın filmleri arasında bir kıyaslama yapan Hıncal Uluç Şahan ‘Komik’ film yapıyor.. Sadece güldürmeye yönelik.. Jerry Lewis gibi..
Cem ‘Komedi’ yapıyor.. Charlie Chaplin gibi.. ifadelerini kullandı.
Cem Yılmaz’ın filmi için ‘hayal kırıklığına uğradım’ eleştirisinde bulunan televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ’a da seslenen Hıncal Uluç ‘Yüksel Aytuğ kardeşim gibi ‘İnsan Cem Yılmaz filmine niçin gider?. Gülmek için.. Ama Arif V 216 güldürmüyor, insana hayal kırıklığı yaşatıyor’ diye hüküm verebiliyorsunuz..
Sen dünyanın gelmiş geçmiş en büyük komedyeni (Komiği değil, komedyeni) Şarlo’nun ‘Sahne Işıkları’ filminde hiç kahkaha attın mı, Yüksel? Çıkarken ‘Hayal kırıklığı’ mı yaşadın?..’ çıkışında bulundu.
İşte Hıncal Uluç’un o yazısı;
Cem Yılmaz’ı yakalayıp boynuna sarılmak ve alnından defalarca öpmek isterim.. Yani bu nasıl bir idealizmdir?..
Tek başına bir sahne şovu yapıp, binlerce bilet satmak ve milyonlar kazanmak elinde.. Yapıyor ve kazanıyor.. Bu şovu filme alarak, sinemalara, DVD’ye ve internete dağıtmak ve oradan da milyonlar kazanmak elinde.. Onu da yapıyor.. Sonra bu kazandıklarını sinemaya yatırıyor.. Türk Sineması’na bir ‘Eser’ kazandırmaya yatırıyor. Dünyanın dört bir yanında keyfince yiyeceği paraları ‘Film gibi film yapmak’ için son kuruşuna kadar harcamaktan çekinmiyor..
Arif V 216, bu idealizmin doruğa vurduğu film.. Türkiye’nin dört bir yanındaki sinemalarını Güney Korelilere devrederek, yapımcılığa dönen Muzaffer Yıldırım dostum da, öyle bir idealist çıktı. Korelilerden aldığı para, onu ömür boyunca beyler gibi yaşatacakken, o da ‘Kalıcı’ film yapma idealine takıldı.
İki idealist adam bir araya geldiler ve Türk sinemasının belki de en ‘Titiz’ filmini çektiler..
‘Titiz’ ne mi?. Bu filmin ‘Kusursuz’ olması için her şeye dikkat edildi. Hem de neler pahasına dikkat edildi..
Örnek vereyim.. Muzaffer anlattı.
Filmin büyük bölümü 1969’da geçiyor. Cem Yılmaz, o sahnelerde her şeyin 69 yılına uygun olması için çılgınca uğraşıyor.. 30’a yakın set kurulmuş iyi mi, dış ve iç sahneler için.. 69 Türkiyesi yaratılmış.. Nasıl yaratılmış.
Bir sahnede bir masa var. Masada bir kül tablası.. Cem ’69 yılında bu kül tablası var mıydı’ diye takmış kafasına. Tam üç gün sürmüş araştırma. Üç gün tüm ekip beklemiş iyi mi?. Muzaffer dayanamamış sonunda.. ‘Yahu bu sahneyi kaldıralım, kül tablasını kaldıramıyorsak’ demiş ama, Cem inatçı, ısrarlı ve inançlı.. Nihayet ‘Vardı’ cevabını bulmuşlar da, filmde on saniye falan görülen, o da sadece masanın etrafındakilere değil, masaya bakanlar tarafından görülebilen kül tablasıyla sahne çekilmiş..
Düşünün.. Zeki Müren’in dillere destan kıyafetleri, tıpkısının aynisi.. Karbon kopya.. Mahalle 1969’un mahallesi..
Tüm ayrıntılarıyla..
Böyle bir filmin çekimi kaç ay sürer ve kaça patlar?.
Bir siyah pantolon, bir siyah tişört ile, kostümsüz, dekorsuz sahneye çıktığı zaman para basacak adam yapıyor bu harcamaları..
Efendim ‘Gülmemişler..’
Efendim Şahan Gökbakar daha güldürüyormuş..
Bunlar nasıl yanlış şartlanma?. Bu nasıl yanlış bir karş-ı laştırma..
Şahan ‘Komik’ film yapıyor.. Sadece güldürmeye yönelik.. Jerry Lewis gibi..
Cem ‘Komedi’ yapıyor.. Charlie Chaplin gibi.. Kahkaha atmıyor, yer yer tebessüm ediyor ama çok düşünüyorsunuz. Sorun da burdan çıkıyor..
Arif V 216’ya kahkaha atmak peşin fikri ve niyetiyle gidiyorsanız, fena halde hayal kırıklığına uğruyor; Ayça Tekindor gibi ‘Seyrettiğim en kötü film’ diyebiliyorsunuz.
Ya da Yüksel Aytuğ kardeşim gibi ‘İnsan Cem Yılmaz filmine niçin gider?. Gülmek için.. Ama Arif V 216 güldürmüyor, insana hayal kırıklığı yaşatıyor’ diye hüküm verebiliyorsunuz..
Sen dünyanın gelmiş geçmiş en büyük komedyeni (Komiği değil, komedyeni) Şarlo’nun ‘Sahne Işıkları’ filminde hiç kahkaha attın mı, Yüksel?
Çıkarken ‘Hayal kırıklığı’ mı yaşadın?..
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ