Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi‘nde el yazması nadide eserler geleceğe taşınıyor.
Tarihi Sur ilçesinde Ulu Cami Külliyesi içerisindeki Mesudiye Medresesi’nde yaklaşık 8 yıl önce oluşturulan Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi’nde, aralarında İbn-i Sina’nın bin yıl önce yazdığı “Urzucet Fi’t-Tıb”ın da yer aldığı binlerce el yazma eser yer alıyor.
Kurulduğu tarihten itibaren el yazması eserlerin yanı sıra harf devrimi öncesi matbu basım eserlerin de toplandığı kütüphanede, çoğunluğu dini ilimler olmak üzere birçok alana ait eser, ısı ve nem dengesi sağlanan odada özenle korunuyor.
Kütüphane Müdürü Mehmet Baran
AA muhabirine yaptığı açıklamada, eserlerin 7 gün 24 saat esasına göre iklimlendirme sistemiyle ısı ve nem dengesi sağlanan odada tutulduğunu söyledi.
Söz konusu eserlerin bulunduğu odaya özel izinle girildiğini vurgulayan Baran, “Kütüphanemizde 2 bin 200 elle yazılmış eserin yanı sıra 7 bin de matbu eser bulunuyor. Matbu eserler harf devrimi öncesi basılmış olan eserlerdir. Yazma eserler ise cilt sayısı olarak 2 bin 200 tanedir, bu nedenle 4 binden fazla yazma eser yer alıyor.” ifadelerini kullandı.
“Eserler dijital ortamda”
Kütüphanede, İbni Sina’dan Farabi’ye, Ahmed-i Hani’den Molla Yunus’a kadar tıp, edebiyat ve din alanlarında uzman kişilerin kitaplarının yanı sıra, Osmanlı’da matbaayı kuran İbrahim Müteferrika’nın basımını yaptığı eserlerin de bulunduğunu bildiren Baran, “Yeni nesil depolarda iklimlendirme cihazları kuruldu. Nem ve ısı oranı 24 saat boyunca aynı seviyede korunuyor.
Ayrıca özel güvenlik sistemi ve yangın sistemiyle de korunmaktadır. Depolarımıza özel izinle girebiliyoruz.” diye konuştu.
Koruma altında olan eserlerin dijital ortama aktarıldığını dile getiren Baran, şöyle devam etti:
“Okuyucularımız bilgisayarda cildinden tutun her sayfasına kadar ‘yazmalar.gov.tr’ adresinden dijital olarak bulabiliyor. Okuyucularımız kitapların künye numarasıyla bize ulaştığında biz bunun dijital halini onlara ulaştırıyoruz. Kütüphanemiz herkese açık ama herkese hitap etmiyor. Eserlerimiz genelde Osmanlıca, Arapça ya da Farsça olduğu için genelde araştırmacılar yararlanıyor.”
“Geleceğe taşıyoruz”
Yazma eserlerin satın alma ve hibe yoluyla temin edildiğini kaydeden Baran, şunları söyledi:
“Amacımız kültür mirası olan bu kitaplarımızın kaybolmamasıdır. Vatandaşlarımızdan isteğimiz ellerindeki bu tür kitapları ya bağış ya da satış yoluyla bize ulaştırsınlar. Ulaştırmazlarsa zamanla bu eserler yok olup, kaybolur. Yazma eser kütüphaneleri olarak geçmişi geleceğe taşıyoruz. İbn-i Sina’nın eserini biz burada koruyoruz. Yüzyıllar sonra gelecek olan nesillere de aktarmak istiyoruz.”
“Burası büyük bir hazine”
Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi’nin müdavimlerinden, koruma altındaki el yazma eserlerin dijital halinden istifade eden 65 yaşındaki Ahmet Yüksel, kütüphanenin Diyarbakır için büyük bir şans olduğunu vurguladı.
Gençlere tavsiyelerde bulunan Yüksel, “Gençler okusunlar çünkü burası büyük bir hazine.
Birçok yerde bulamayacağınız eserler burada var. Bu hazineden gelip istifade edilmeli. Tüm eserler ilgimi çekiyor ama özellikle Farabi’nin, Ahmed-i Hani’nin, İbn-i Sina’nın eserleri dikkatimi daha çok çekiyor” diye konuştu.
Dicle Üniversitesi öğrencisi Rıdvan Çelik, el yazma eserleri okuyup anlayabilmek için kütüphane bünyesinde açılan Osmanlıca ve Arapça kurslarından faydalandığını söyledi.