Uzun bir aradan sonra tekrar radyo programı yapmaya başladınız. Her Perşembe CRI TÜRK’te “Pusula” adlı programda dinleyiciyle buluşuyorsunuz. Nasıl bir formatı var programın, neler yapıyorsunuz?
Uzun bir aradan sonra radyo programı yapmak gerçekten şahane bir duygu! Ben 16 yıl her sabah “Sesli Gazete” isimli Türkiye’nin ilk haber- yorum programını yaptım. Pusula işte bu programın akşamüstü versiyonu. Taze haberlerle, yorumlarımla, sürekli konuklarıyla Türkiye ve dünyanın gündemini veriyorum dinleyiciye. 16 senelik program ortağım Mustafa Balbay, SÖZCü gazetesinin ekonomi yazarı Bora Erdin sürekli katılımcılar. Eğlendirici, bilgilendirici, yorumlarıyla da yürek soğutucu bir program!..
Yayıncılık alanında radyonun farklı bir yeri var. Türkiye’de radyo sektöründe yapılan işleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Radyoculuğun hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben özel radyoların yayına başladığı tarihten itibaren 5 radyo kurdum. Hepsi özgün, müzik ile sözel programları harmanlayan, karakteri olan başarılı radyolardı. Maalesef şimdilerde böyle radyo bulmak çok zor. Çoğunun adını, cıngılını çıkarın hangisinin hangisi olduğunu ayırt edemezsiniz! Kısacası radyo hakettiği yerde değil henüz!
CRI TÜRK 1 yıldır Türkiye’de yayında. Kısa sürede iyi bir başarı yakaladı. CRI TÜRK’ün yayın politikasını nasıl buluyorsunuz, sektöre nasıl bir soluk getirdi?
Dürüstçe söylüyorum; çok başarılı yürüyen bir radyo! Yayın alanı çok geniş, bu büyük avantaj. Müzik politikası büyüleyici. Sözel programlar gayet iyi. Ehh, ben de buradayım, demek ki çok başarılı!!! Şaka bir yana çok daha iyi yerlere gelecek, çok başarılı bir radyo olacak CRI, bir yılda geldiği yerden belli zaten…
Gazetecilik mesleğinin emektar, usta isimlerinden birisiniz. Farklı kurumlarda bu görevi icra ettiniz. Günümüzde gazeteciliğin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rezillik! Gazeteciyim demeye utandığım uzun bir süreçten geçtik, geçiyoruz. Öyle yerlerde süründü ki mesleğim, “yandaş medya” diye bir kavram dahi üretildi. Muhabirlik zorla öldürüldü. Kişiliksiz, bağımlı, cahil bir yazarlar güruhuna adeta peşkeş çekildi. Toplumun gerilemesinde, cehaletin yaygınlaşmasında başrol oyuncularından biri oldu. Ama bu süreç geçecek, gazetecilik tekrar layık olduğu yere oturacak. Tekrar dünyaya gelsem hiç düşünmeden seçeceğim meslek yine gazetecilik olacaktır. Ülkenin namuslu, yurtsever, birikimli gazetecileri de sanıldığından çok fazla… Hala bağımsızlığını korumak için savaşan gazete ve televizyonlar var. Bu dönemde az şey mi bu?!.
Türkiye gündemi oldukça sıcak. 2019 seçim hazırlıkları, FETÖ davaları, Kuzey Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgesel konulardan dolayı tansiyon yüksek. Türkiye’nin içinde bulunduğu sürece dair neler söylersiniz?
Benim bakış açımla Türkiye ne yazık ki, günlük politikalarla yönetilen, ekonomisi yalnızca dış borç sarmalında ve inşaat sektörüne yaslanmış bir “Kabile Devleti” haline dönüştürüldü. Dünyanın en verimli en güzel, üç tarafı denizlerle çevrili tıpraklarında yoksul bir ahali olarak yaşıyoruz. Kötü yönetiliyoruz. “En büyük Türk büyükleri” sıfatını yakıştırdığım bu iktidar sayesinde Ortadoğu bataklığına da bulaştık. Ancak budurum bu milletin kaderi değil. Mutlaka bu sarmaldan kurtulacağız, bedeli ağır da olsa…
2019 seçimlerine dair neler öngörüyorsunuz. Türkiye’yi nasıl bir tablo bekliyor?
Bu iktidar kaybedecek… Şayet kaybetmezse Türkiye kaybedecek.. Başka bir şey söylemeye gerek yok!..
Türkiye’nin yoğun gündemine mola verip uzaklaşmak isteiğiniz zamanlar oluyor mu?
Hem de nasıl! Ancak “Yeni Türkiye” dedikleri bu memlekette nefes almak bile kolay değil ne yazık ki!.. Küçük kaçamaklarla, kısa molalarla idare etmeye çalışıyorum!..
Seyahat eder misiniz. Bulunmaktan keyif aldığınız, size iyi gelen, özellikle tercih ettiniz ülkeler var mı?
Kafam da benimle birlikte seyahat ettiği için tercih etmenin de pek anlamı olmuyor. Ama St. Petersburg, Londra, Paris, Amsterdam bulunmaktan hoşlandığım yerler. Ender görmediğim yerlerden olan Çin ve Kuzey Kore’ye mutlaka gitmek istiyorum. Bakalım Batı propagansası bizlere hangi yalanları kakalamış, yerinde görmek en iyisi!..
Hangi tarz müzikleri tercih ediyorsunuz ?
Türk sanat müziği favorim, iyi de söylerim hani!.. Daha çok hafif, dingin müzikler tercihim, Türkçe ya da yabancı fark etmez. Klasik müzik de vazgeçilmezlerim arasında
Son okuduğunuz kitap hangisi?
Dan Brown’ın “Başlangıç” kitabını okudum, hoşuma gitti. Aynı anda okuduğum kitaplar da var Mustafa Yıldırım’ın “Zifiri Karanlıkta” başlıklı iki ciltlik kitabını okuyorum, Türkiye’de gericiliğin tarihini anlatıyor. Tüyler ürpertici!Bir de Yılmaz Özdil’in “Sen Kimsin” kitabını da kahkahalarla okudum
Röportaj: Elif Sevil Orhanlı
Medya Alemi