Milliyet Yazarı Sina Koloğlu’nun köşesinde yazdığı yazı, radyo sektörüyle ilgili acı gerçeği yansıtıyor… Yıl 2013 ve hala Büyükşehirlerde mahalleden mahalleye geçince radyo yayınları bozulur ilkesi geçerli…
İŞTE O YAZI!..
RTÜK Başkanı Dursun’nun dört yıllık görev süresinde, TV gelirleri biraz arttı, cezalar aynen devam, “kamu spotu” kavramı doğdu, frekanslarımız hâlâ belli değil…
RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun görevini bırakıyor. Bir daha seçime girmeyecek. Dört yıllık bir özetin yer aldığı “RTÜK’te ne yaptı”sorusu, aslında Türkiye’de televizyon yayıncılığının dört yıldaki durumu ne oldu’nun da bir şekilde cevabı.
İşte dört yılda TV dünyasında nelerin yaşandığını özetleyen konu başlıkları:
Yahu bu kadar radyo n’olacak?
Türkiye çapında yayın yapan tam 1.060 radyo istasyonu var. Büyükşehirlerde hâlâ “mahalleden mahalleye geçince radyo yayınları bozulur” ilkesi geçerli. Dört yılın sonunda varılan nokta bu. Televizyon sayısı da 247. Ve bu rakam giderek artıyor.
Frekans ihalesinin sonucu hâlâ belli değil
“AB’ye gireceğiz” diye norm peşinde koşan Türkiye, frekans ihalesini tamamlamamış tek ülke. Ukrayna 2014’te, Polonya 2015’te Rusya 2015’te girecek. Biz hesaba göre 2015’te işi bitiyoruz. Ama açılan davalar var. Yani her an her şey olabilir.
RTÜK ceza verdi, kanallar bol bol itiraz etti
Bu durum özellikle geçen yıl büyük artış göstermiş. RTÜK aleyhine en çok dava açılan üç yıl şöyle: 2012 (480 dava), 2009 (461 dava) 2010 (404 dava)… Bu davaların kazanılma oranıysa düşük!
RTÜK en çok bu yıl toplandı; kesilecek çok ceza var
RTÜK toplantıları eşittir kime ne ceza vereceğiz… En çok toplantıyı 2009?da yapmışlar (1.702 karar çıkmış). Bu yılın ilk altı ayında 1.682 karar verilmiş. Demek ki bu yıl kanallar çok yaramazlık yapmış!
Gergedan boynuzu reklamları önlenemiyor!
Özellikle uydudan yayın yapan kanalların reklam kuşağı bilimum ilaç, her derde deva alet, edevat, araç, gereçle dolu. Ben onları “gergedan boynuzu reklamları” başlığında topluyorum.
Hemen tüm uydu yayını yapan kanallarda karşımıza çıkıyorlar. RTÜK bu reklamlarla başa çıkamıyor. “Genel sağlığa zarar veren reklamlar” başlığı işte bunları kapsıyor ve 2009 – 2013 tarihleri arasındaki reklama verilen cezaların beşte biri bunlarla ilgili (2.210 cezanın 448’i).
Basına en çok yansıyansa buzlama, örf, adet, gelenek, “küçük çocukları korumak” başlığı altında toplanabilecek cezalar. Çocukların ve gençlerin korunması ve genel ahlak aile yapısı başlıklı ceza toplamı 128…
Jurnalcılık giderek artıyor
RTÜK, “Vatandaşın şikayeti” diye tanımlıyor, ben “jurnalcilik” diyorum. Bazı şikayetler üretilmiş olduğu için. En çok dizilerle ilgili şikayetler var.
Şikayetlerin tavan yaptığı yıl 2010 olmuş yüzde 52. Bu senenin sonunda şikayetler sanırım dört yılın en yüksek oranına varacak. Diziyle ilgili bu yılın ilk üç ayında 13.660 şikayet gelmiş. Bu rakam, 2010 yılının 45.254 şikayet sayısını katlayacak gibi.
Kamu spotu mu, reklam mı?
Artık piknik alanında nasıl mangal yakacağımızın da bir kamu spotuyla anlatıldığı hale geldik. Bakanlıkların reklamına döndü bu iş. Hatta sivil toplum örgütleri de bu işe girdi.
Nasıl olsa bu çerçeve içine soktuğunda reklam olmuyor; hem bedava, hem de mecburi! 2011 yılında 102 kamu spotu varmış. 2012?de 183 olmuş bu sayı. Bu yılın ilk altı ayında 66 kamu spotu yayınlanmış, bu gidişle 130’ları geçer.
Sektörün ticari geliri yüzde 8.5 artmış
Bir sektörün ticari gelirinin her yıl artması normal ama bu artışın oranı yeter mi o belli değil. 2011?de 2.460.206.657 TL iken, 2012 yılında bu rakam 2.669.785.671 TL olmuş. Gıdım gıdım artmış anlayacağınız.
Sina Koloğlu | Milliyet – Cadde