İşte o yazı:
Daha önceki işlerinde de doğu-batı çatışması, zengin-fakir ya da sonradan görme konularını işleyen Gülse Birsel, dizinin iskeletini yine bu zıtlık ve çatışma üzerine kurmuş.
Avrupa Yakası’yla hayranı olduğumuz Gülse Birsel’den beklentilerimiz o kadar fazla ki kaleminden çıkacak yapımları merakla bekler olduk. Yalan Dünya’nın çıkacağı ilk zamanlarda da Avrupa Yakası hayranı olan herkeste büyük bir heyecan vardı.
Sonradan bu heyecan her ne kadar sönse de ve Yalan Dünya beklenen etkiyi yaratmasa da Gülse Birsel’in Jet Sosyete’sinin geleceğini öğrendiğimizde yine o heyecanı hissettik.
Yalnızca fragmanı izleyip diziden umudu kesecek değiliz. Fakat açık konuşmak gerekirse yeni bir Avrupa Yakası değil; yeni bir Yalan Dünya bizi bekliyor.
İlla eski işleriyle kıyaslamak mı gerekiyor diyecekler için de şöyle bir durum söz konusu, Jet Sosyete’deki karakterler öyle belli ki Avrupa Yakası ve Yalan Dünya’daki karakterlerin izdüşümü.
Öncelikle dizide yer alan karakterlerin hepsi “aşırı”. Hemen hepsinde şive, bozuk Türkçe ya da abartılı konuşma merakı var. Bunun nedeni nedir? Her karakterin benzersiz konuşma stiline mi sahip olması gerekiyor? Normal konuşarak da komik olunamaz mı?
Eğer yarattığınız hikayenin temeline, karakterlere yazdığınız repliklere ve olay örgüsüne güveniyorsanız tüm bu yapmacıklığa ve abartıya ne gerek var?
Aşırı derecede karikatürize edilmiş karakterlerin artık kabak tadı verdiğini Gülse Birsel gibi birinin farketmesi gerekiyordu. En azından tekrar iz bırakmak istiyorsa…
Dizide kullanılan mekan tasarımları da sıcaklıktan, samimiyetten çok uzak. Pastel renkler mekanların yapmacık ve soğuk olmasına sebep olmuş. Dizinin içine girmek pek mümkün olmuyor.
Dizinin ne olduğunu görmek için elbette bir süre izleyeceğiz. Fakat ilk bakışta karakterlerin, mekan dizaynlarının ve genel yapının iç açıcı olmadığını da itiraf etmek gerek.