İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ankara’da ‘1’inci Ulusal Görsel ve İşitsel Medyada Kişisel Verilerin Korunması Sempozyumu’na katıldı.
Programda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK) Başkanı Faruk Bilir, akademisyenler ve çok sayıda davetli de yer aldı.
Medyada 20 yıl öncesine göre önemli değişimler yaşandığına işaret eden Altun, “Medya kültürümüz de son dönemde dramatik şekilde değişti. Teknolojik değişimin hızı, yeni özerk toplumsal alanların ortaya çıkmasına sebep oldu. Dijitalleşme, medyadaki yerleşik anlayışları, geleneksel iş yapma tarzlarını dönüştürdü. Bu durum, beraberinde hem fırsatları hem de meydan okumaları getirdi. Bugün görüyoruz ki bilginin çok hızlı şekilde toplanması, işlenmesi ve aktarılması, bireylerin mahremiyet, rahatsız edilmeme, anonim kalma ve lekelenmeme gibi özellikle manevi varlığına ilişkin haklarını tehdit edebiliyor. Kişisel verilerin korunması fikri, bu tehditle mücadele etme arayışının bir yansımasıdır” diye konuştu.
‘TEDBİR, TERCİH DEĞİL SORUMLULUK’
Kişisel verilerin izinsiz toplanmasının, her şeyden önce temel insan hakkı ihlali olduğunu belirten Altun, “Kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Veriye dayalı bir ekosistemde mahremiyetin en zor korunacağı alan, dijital teknoloji alanıdır. Bu alanda mahremiyetin korunması, kişisel verilerin korunmasından geçer. Kişisel veriler, kişinin sadece geçmişini ve bugününü değil; aynı zamanda geleceğini de etkileyebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında günümüz toplumsal gerçekliği içinde kişisel verilerin korunması, temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Kişilerin, özel hayatının gizliliğini sağlayabilmek için 3’üncü kişilerin eline geçmesinde sakınca bulunan verilerinin, hukuken de korunması gereklidir. Görsel ve işitsel medyada ortaya çıkabilecek suçlara karşı tedbir almak, devlet için bir tercih ya da toplumu kontrol etme mekanizması değil; bilakis vatandaşlarına karşı sorumluluğudur. Kamu otoritesinin buna kafa yorması, bununla alakalı düzenlemeler peşinde koşması, bir seçenek değil bir zorunluluktur” dedi.