İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ, Süper Lig’de bu sezon şampiyonluğun en büyük adayı olduklarını söyledi.
3. İstanbul Başakşehir Fatih Terim Stadı’nda Anadolu Ajansı (AA) Spor Masası’na katılan Gümüşdağ ile kulübün idari direktörü Mustafa Eröğüt, AA Spor Haberleri Yayın Yönetmenliği yönetici ve editörlerinin sorularını yanıtladı.
Medipol Başakşehir’in 3 yıldır üzerine koyarak yol aldığını anlatan Gümüşdağ, “Belki ligi ikinci, üçüncü bitirsek futbol camiası tarafından başarılı bulunabiliriz ama ben şampiyon olamazsak ‘Başarılıyız.’ diyemem. Şampiyonluğun en büyük adayı biziz diyebilirim.” ifadesini kullandı.
Twitter Reklamları’na ilişkin bilgiler ve gizlilik
Şampiyonluk yarışında bu sezon fazla takımın olmasının kendisini sevindirdiğini belirten Gümüşdağ, “Biz istikrarlı şekilde büyüyen bir takımız. Bu sezon hedefimiz şampiyonluk. Bizi zorlayacak takımlar belli, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş her zaman şampiyonluğa oynar. Bence 3-4 takım arasında son ana kadar bir yarış olacak.”
“Galatasaray’ın Terim tercihi doğru”
Göksel Gümüşdağ, şampiyonluk yolundaki rakiplerinden Galatasaray’ın teknik direktörlüğe Fatih Terim’i getirmesinin doğru bir tercih olduğunu dile getirdi.
Terim’in çok başarılı bir teknik adam olduğunu vurgulayan Gümüşdağ, “Fatih hoca yakın dostumdur. Galatasaray’da da önemli ilklere, başarılara imza attı. Galatasaray’ın Fatih Terim tercihinin doğru olduğunu düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Bir futbol adamı olarak yerli teknik direktörden yana olduğunu belirten Gümüşdağ, “Türkiye Futbol Federasyonunda ikinci başkanlık görevi yaptığımda da o dönem milli takımda Hiddink vardı. Abdullah Avcı’nın gelmesi konusunda oy kullanmıştım. Yerli teknik adamı destekleyen ve çalışmayı tercih eden biriyim. Başarılı olan yabancı hocalar da var. Takımlarımız yabancı hocaları da denedi ama sonra yeniden yerliye döndüler.” şeklinde görüşlerini aktardı.
“Galatasaray başkanlığıyla ilgili bir düşüncem yok”
İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü varken hiçbir kulübün başkanlığını yapmayacağını vurgulayan Gümüşdağ, “Lider takımın başkanıyım, burada hedeflerimiz ve vizyonumuz var. Galatasaray Kulübü Başkanı, çok sevdiğim, çok kıymetli bulduğum ve değerli bir dostumdur. Dursun Özbek’in mali disiplin noktasında yaptığı başarılı çalışmaları takdirle izliyorum. Galatasaray başkanlığıyla ilgili bir düşüncem yok.” ifadelerini kullandı.
Devre arası transfer döneminde teknik direktör Abdullah Avcı’nın raporu doğrultusunda hareket edeceklerini belirten Gümüşdağ, şöyle devam etti:
“Teknik konuda hocamızla toplantı gerçekleştirip rapor alacağız. İhtiyaç varsa gerekli transferi yaparız ama hocamızla bundan önce yaptığımız toplantıya göre transfer olasılığımızın çok fazla olduğunu düşünmüyorum. Belli bir iki yere olabilir düşüncesi var ama netleşmiş bir şey yok. Rapordan sonra değerlendirme yapacağız. İnşallah ihtiyaç olursa yapacağımız transferin doğru noktada iyi bir transfer olacağını söyleyebilirim.”
“Arda’nın huzura ihtiyacı var”
Göksel Gümüşdağ, Barcelona’da forma giyen milli futbolcu Arda Turan’ın huzura ihtiyacı olduğunu savundu.
Kamuoyunda adı sık sık transferde Türk takımlarıyla anılan Arda Turan’ı çok samimi bulduğunu dile getiren Gümüşdağ, “Arda Turan, Türk Milli Takımı’nın kaptanlığını yapan bir oyuncu. Özellikle Rüştü Reçber, Arda Turan gibi oyuncuların Barcelona’da forma giymesi Türkiye için onur verici. Avrupa’da önemli elçilik yaptıklarını düşünüyorum.” diye konuştu.
Futbolcuların zaman zaman mental ve fiziksel düşüşler yaşamalarının normal olduğunu ifade eden Gümüşdağ, şunları aktardı:
“Arda Turan isminin lider takım Medipol Başakşehir ile anılıyor olması normal ve doğal. Böyle bir gelişme olursa kamuoyuyla paylaşırız ama şu an için bir şey yok. Arda gibi kaliteli bir oyuncuyu, her takımda her kulüp başkanı ve teknik direktörü kadrosunda görmek ister. Arda, pırıl pırıl bir çocuk ama mental olarak çok yorulduğunu görüyorum. Arda’nın huzura ihtiyacı var. Arda’nın üzerine gereğinden fazla gidildi. Mental olarak onun huzuru bulacağı bir yerde olması gerektiğini düşünüyorum. Barcelona’dan sonra keşke yurt dışında biraz daha kalabilse ama orası olmayacaksa Türkiye’de huzur bulacağı bir yerde olması lazım. Nerede huzuru bulacağına karar vermesi gerektiğini düşünüyorum.”
“Başakşehir Futbol Kulübünü satmak gibi bir düşüncemiz yok”
Uluslararası şirketlerin ortaklıklarını örnek gösteren Gümüşdağ, şöyle konuştu:
“Başakşehir Futbol Kulübünü satmak gibi bir düşüncemiz yok. Uluslararası şirketler nasıl ortaklık, evlilik yapıyorsa biz de böyle bir yapı bulursak bu ortaklığa açık olduğumuzu söylüyoruz. Kulübümüzün ekonomisini daha da büyütmek için böyle bir şey olabilir. Inter, Milan, Aston Villa gibi örnekler var. Çok kulüp var böyle. Türkiye’de bir model oluruz, bunun öncülüğünü yaparız düşüncemiz var. Mart ayında Çin’de Şanghay’da bir sunumumuz olacak. Başakşehir’in daha da büyümesi için neden olmasın? Tamamının satılması söz konusu değil.”
“Artık tamamen şirketleşmeliyiz”
Göksel Gümüşdağ, kulüplerin derneklikten çıkarak şirketleşmesi gerektiğini savundu.
Şirketleşmenin önemine vurgu yapan Gümüşdağ, şunları kaydetti:
“Kulüplerdeki yapılar dernekler üzerine. Çok farklı sıkıntılar oluşuyor burada. Stadı kiraladık, ‘AŞ olamaz, stadı kiralamak için dernek olmalısın.’ diyorlar. Tamamen artık şirketleşmeye gitmeliyiz. Şirketleşmede, borçlandırmadan sorumlu oluyorsunuz. Dernekte böyle bir şey yok. Kulüpler Yasası çıkmalı. Geçmişte de Bakanımıza söyledik ama yetişmedi. Yeni bir revizyona ihtiyaç var. Şirketleşmenin önünü açmamız lazım. Dernekler statüsünde yönetildiğinde, 100 milyonlarca lira borca tabi olup kaybolan kulüpler var, Sakaryaspor, Kocaelispor gibi. Kötü bir sistem var.”
“18 kulübün temsil edildiği bir vakıf yapısıydı”
“Göreve geldiğimiz andan itibaren en büyük işimiz 18 kulübün temsil edildiği bir vakıf yapısıydı, bunu gerçekleştirdik.” diyen Gümüşdağ, başkan olduğunda kendisine, ‘Türk futbolunun en önemli sorunu nedir, ne ile başlayacaksınız?’ sorusunun yöneltildiğini belirterek şöyle konuştu:
“Birincisi futbolun marka değeri, ikincisi finansal yapılarımız, üçüncüsü bir milli mutabakattı. 18 kulübü bir araya getirebilecek bir yapıyı oluşturup arkasından da en büyük hayalimiz yayın ihalesini neticeye götürmekti. Daha sonra deplasman yasağının kaldırıldığı bir dönem. Yıllarca bir yandan ‘taraftar neden az geliyor’ diye eleştirirken diğer yandan taraftara yasak koyan bir sistem. Deplasman yasağının her zaman karşısındayım. Deplasman yasağı Türk futbolu için bir ayıptır.”
Bütün kulüplerle ve özellikle Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor ile deplasman yasağının kalkması için görüşüp karar verdiklerini vurgulayan Gümüşdağ, “Nice maçlar da geçtik, çok da sorun olmadı. Baktığınız zaman bir avuç holigan sürekli provoke ediyor. Onları karşımıza alıp bu işin tutkuyla arkasında durmamız lazım.” ifadelerini kullandı.
“Yayın ihalesinde de ülkede yaşanmayacak ne varsa yaşandı”
Yayın ihalesi sürecinde iyi bir çalışma yaptıklarını anlatan Gümüşdağ, şöyle devam etti:
“Üç yıl, gece ve gündüz, inanılmaz bir çalışma içindeydik. Ekiple birlikte sadece Londra’ya 20-25 kere uçmuşuzdur. Dünyanın en büyük ligi, Premier Lig. Ekonomi olarak da medya, pazarlama olarak da. ‘Bu yönde kalmalıyız’ dedik ve gittik Premier Lig’in yayın ihalesini oluşturan en önemli isimleri ikna ettik, 6 aylık danışmanlık anlaşması imzaladık. 6 ay daha anlaşmayı devam ettirdik. Birinci zirveyi yaptık, ikinci zirveyi yaptık. Türk futbol tarihinde, futbol ailesinin tüm paydaşlarının olduğu, 3. Lig’den Süper Lig’e kadar tüm başkanların, kulüplerin temsil edildiği, hakemlerin, amatör hakemler dahil temsil edildiği bir zirve yaptık. Öyle bir kamuoyu oluşturduk ki, Avrupa’da, İtalya’da yayın ihalesine talip olan kuruluşlar vardı.”
Göksel Gümüşdağ, “Türk futbolunda yayın ihalesi demek, bütün kulüplerin, özellikle Süper Lig kulüplerinin bütçesinin yüzde 47,2 büyümesi demektir. Biz bunu başardık. Yayın ihalesini bitirdikten sonra kadroların 21’e çıkarılması, o da bir devrimdir. En son 1986’da 18’de kalmış. 18 kulübün onayını aldık. O dönem Abdullah Avcı, Şenol Güneş hocamız, Fatih Terim, hepsiyle bizzat telefonda da görüştüm. Onların da görüşünün olumlu olduğunu gördük. Avrupa’da da örnekleri var. Bir kararla 21 kişiye çıkardık. Futbolcular yanında 3 kişiyle ısınıyor, 5 kişiyle ısınmasına geldik. Aynı zamanda kondisyonerle ısınmasının, Avrupa’daki örneklerinin doğru olduğunu söyledik. Bunu da kabul ettirdik.” ifadelerini kullandı.
“Hakemler o kadar yalnızlar ki…”
Yaptıkları çalışmalarda son olarak Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemi konusuna geldiklerini anlatan Gümüşdağ, “Video hakemliğine sadece Hollanda’da altyapı liglerde müsaade edilmişti. O zaman biz yapıyı incelemiştik. Oyuncuların nabızlarını ölçen elektronik sistemler var. Hoca her türlü teknolojiden faydalanıyor. Bizler teknolojisiz yaşayabiliyor muyuz, yaşayamıyoruz. Dolayısıyla neden hakem arkadaşlarımızı bundan mahrum bırakalım. Bu, hakemlerin saygınlığını artıracak.” değerlendirmesinde bulundu.
Televizyondaki net görüntülerle bile zaman zaman karar verilemediğini vurgulayan Gümüşdağ, şöyle devam etti:
“Maçı izliyorum, penaltı gibi geliyor ama televizyona baktığımda ‘penaltı değilmiş’ diyorum. Zaman zaman hakem de bunu yaşıyor. Hakemlik herkesin kolay kolay kabul edebileceği bir meslek değil. Hakemler o kadar yalnızlar ki ve o kadar büyük bir problem ki; milyonlarca insanın bir anda sosyal medyada katlettiği bir hale geliyorlar. Dolayısıyla video hakemliğin başından beri savunucusu oldum. O gün, ‘Bunun önceliğini yapalım, çünkü dünya buna dönecek’ dedim. Bundesliga, Serie A, şimdi Fransa da ‘önümüzdeki yıl başlıyoruz’ diye açıkladı. Biz de önümüzdeki sezon video hakemliğine başlıyoruz.”
“Şampiyonluk hayalimize kitlenmiş durumdayız”
Gümüşdağ, futbolcuları Emre Belözoğlu’nun futbola devam etmesini umduğunu ifade etti.
Emre Belözoğlu’nun uzun yıllar milli takım kaptanlığı yaptığını, 100’e yakın kez milli formayı giydiğini hatırlatan Gümüşdağ, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Avrupa’da çeşitli takımlar, Fenerbahçe, Galatasaray gibi önemli kulüplerde oynamış, şimdi de Medipol Başakşehir’de forma giyiyor. Futbol kariyerinin en iyi dönemini yaşıyor. Hocası memnun, arkadaşları seviyor, takım kaptanlığını en iyi şekilde yapıyor. Biz de memnunuz. Önceliğimiz sezon sonundaki şampiyonluk hayalimiz, ona kilitlenmiş durumdayız. Sezon sonu Emre ile ilgili değerlendirmemizi yapacağız Emre bu sistemin içinde olmak istediği sürece futbol sonrasında da elimizden gelen her türlü desteği vermeye çalışırız. Emre çok çok eskilerden kardeşimizdir, her şeye de layıktır. Şu anki başarısı da bizi mutlu ediyor. Ahlaki durumu da her şeyi de Başakşehir ile çok örtüşüyor. Hocası da önemsiyor, takım arkadaşları da önemsiyor. Umarım futbola devam eder, etmese de biz her zaman ona bu ailede bir yer buluruz.”
Eröğüt: “Çin’den özel davet aldık”
İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü İdari Direktörü Mustafa Eröğüt de Çin’den özel davet aldıklarını dile getirdi.
Futbolda yabancı yatırımın sürekli arttığını anlatan Eröğüt, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çin’de 2016’dan sonra bir yatırım var. Önce kendi ülkelerinde yatırım yapıyorlardı. Çin hükümetinin vergilendirmesinden sonra futbolu seven yatırımcılar, yurt dışına yöneldi. Bizimle de iletişime geçtiler. Mart ayında Şanghay’da yatırımcılarla bir araya gelmek için bize özel bir davette bulundular.”