tv100.com yazarı Latif Şimşek, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yakın bir isimle görüştü ve 6’lı masanın gündemi ile İYİ Parti cephesindeki kulisleri aktardı. İYİ Parti’nin hangi aday için ısrarcı olacağını yazan Şimşek hangi risk karşısında İYİ Parti’nin tavrını değiştireceğine de yer verdi: “Masanın dağılma riski yüksek olursa, İYİ Parti’nin kerhen de olsa…”
Millet İttifakı Masası’nın dünkü toplantısından da beklendiği gibi aday ismi çıkmadı. Açıklamada, son tartışmalara değinilmedi.
Oysa geçen hafta altılı masa şöyle bir gitti geldi.
Bülent Kuşoğlu; “Kılıçdaroğlu dışında aday çıkarmak altılı masanın dağılması anlamına gelir” dedi.
İYİ Parti cephesinde kıyamet koptu. Bunu bir dayatma olarak algıladılar. Akşener, “Noter değiliz” diyerek rest çekti.
CHP cephesi geri adım atmasa, masanın çöküş süreci başlayabilirdi. Kılıçdaroğlu riski gördü ve kurmaylarına konuşma yasağı getirerek geçici bir çözüm üretti.
Kuşoğlu her ne kadar CHP’nin gerçeğini söylese de “vakitsiz öten horoz” muamelesi gördü. İstifasını isteyenler bile oldu.
Çünkü, CHP’nin bir süredir siyasi kulislere pompaladığı görüş tam da Bülent Kuşoğlu’nun dile getirdiği gibiydi:
“Altılı masa ya Kılıçdaroğlu’nu aday gösterir ya da masa dağılır”.
CHP’nin geri adımıyla ortam sakinleşti. Kimi CHP’liler, “Meral Hanım haklı. Masa noter değil” bile demeye başladı. Bu Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan da geri adım attığı anlamına gelmiyor. Masada uzlaşma olmaz ise vazgeçeceği anlamına hiç gelmiyor. Sadece masadaki herkes gibi Kılıçdaroğlu da erken bir iç savaş istemiyor.
“Savaş”ın kaçınılmaz hale geleceği güne kadar herkes bekleyecek. Buna rağmen masa yine de dağılmayabilir. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına “evet” demek şartıyla.
Saadet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi de Kılıçdaroğlu’nun adaylığına mesafeli. Ama masayı dağıtacak kudretleri olmadığının farkındalar. İYİ Parti-CHP mücadelesinin sonucuna göre konum belirleyecekler.
Kılıçdaroğlu geri adım atar mı?
Peki İyi Parti ne yapacak? Kılıçdaroğlu ısrar ederse, masadan çekilip, İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’ı, İYİ Parti’nin adayı olarak mı belirleyecek?
Evet, İYİ Parti’nin gönlünden geçen bu iki isim. Hangisi olursa fark etmeyecek. Bunu Sayın Akşener de açık açık söyledi. Ama masayı terk etmek öyle kolay değil. Bu top yekun muhalefetin bitişi ile de sonlanabilir. İYİ Parti’den, Sayın Akşener’e yakın bir isimle konuştum. Özellikle, Mansur Yavaş’ın adaylığı konusunda sonuna kadar ısrar edeceklerini söyledi. “CHP İmamoğlu’na onay verirse O da olur” dedi. “Olmazsa ne olur? Masadan çekilir misiniz?” diye sordum. “Hayır, biz masayı deviren taraf olmayız” dedi. Bence bu, masanın dağılma riski yüksek olursa, İYİ Parti’nin kerhen de olsa, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına “evet” diyeceği anlamına geliyor. Bunu da sordum, “gelişmelere bakacağız” yanıtını aldım.
Masayı kurup, sürekli, “kimin aday olacağına altı parti karar verecek”, diyen Kılıçdaroğlu, liderleri en şanslı adayın kendisi olduğuna ikna edeceğine inanıyor. CHP’den gelen bilgiler de bu yönde. Kılıçdaroğlu’nun anketlerde yükselişe geçtiği, özellikle Meral Akşener’i ikna edebilmek için biraz daha zamana ihtiyacı olduğu konuşuluyor. İkna edemezse, “Çanak çömlek patladı” deyip, masayı dinamitleyecek. Ama bunu yapmak için son dakikaya kadar bekleyecek. Ne CHP, ne de İYİ Parti masayı dağıtan bileşen olmak istemiyor. Kimse “bozgun”un siyasi faturasını ödemek istemez.
Kılıçdaroğlu’nun ısrarı karşısında İYİ Parti cephesi tedirgin. Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağına o kadar eminler ki, Yavaş ve İmamoğlu dışında başka isimler üzerinde çalışıyorlar. Her an kimsenin aklında olmayan sürpriz bir isim ya da isimler dillendirilmeye başlanabilir. Adayda aranan temel özellik ise hem İYİ Parti hem de CHP ve HDP tabanının reddetmeyecek olması. HDP’nin son reddiyesini saymazsak, İmamoğlu bu profile uyuyor ama iki belediye başkanının aday gösterilmemesi Kılıçdaroğlu’nun kırmızı çizgisi olarak masada duruyor.
Erdoğan’ı yenebilecek isim aranıyor
Masadaki anlaşmazlığın sebebi şu kaygıya dayanıyor: Kimi aday yaparsak, Recep Tayyip Erdoğan’ı yenebiliriz?
Kılıçdaroğlu mu? Yavaş mı? İmamoğlu mu?
Ben de şöyle bir soru ile devam edeyim: Bu üç isimden hangisi, Erdoğan’ı geride bırakacak, siyasi birikim, tecrübe, hitabet ve üretim/yatırım referansına sahip. Hangisi, Erdoğan’dan daha yüksek profilli? Daha karizmatik. Hangisinin Erdoğan’dan daha fazla kemikleşmiş bir tabanı var? Soruları uzatmak mümkün.
Özellikler baz alındığında Erdoğan’ı zorlamaya en yakın ismin Kılıçdaroğlu olduğu bellidir.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın belediye başkanlıklarını kazanmakla yükselmeye başlayan ve sosyal medya rüzgarıyla desteklenen profilleri, Recep Tayyip Erdoğan karşısında hangi şartlarda, nereye kadar direnebilir?
2002 yılından beri bütün seçimleri kazanan, “öldü, bitti, yok oldu” denilen bir zamanda, muhalefete yakın şirketlerin bile anketlerinde yüzde 33-38 ile partisi hâlâ birinci konumda olan Erdoğan’ı yenebilmek kolay değil. AK Parti, uzunca bir süredir, gündemi muhalefetin belirlemesiyle yüzleşiyordu. TOKİ ve ardından gelen projelerle, AK Parti ve Erdoğan yeniden gündeme hakim olmaya başladı. Bütün araştırmalarda AK Parti’nin ekonomik nedenlerle kaybettiği oyları hızla toparlamaya başladığı görülüyor. Erdoğan, 2023’e, vatandaşın kaybettiği alım gücünü yeniden kazandırarak, EYT, ek gösterge, sözleşmelilere kadro, asgari ücret, memur emekli aylıklarında ciddi bir artışla girerse, karşısına kim çıkarsa çıksın, en az 2018’deki yüzde 52,60 oranıyla yeniden Cumhurbaşkanı seçilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde, muhalefetin ekonomik sorunların temel sebebi gösterdiği, Türkiye Yeni Ekonomi Modeli’ni anlatıyor. Erdoğan’ın düşük faiz politikasına dayalı bu modelin tesadüfi olmadığını, ne yaptıklarını bildikleri söylemi de etkili oluyor. Şimdilerde sık sık iş dünyası ile bir araya gelen Erdoğan, düşük faizli kredilerle yatırımı teşvik ediyor. Birkaç ay içinde bu toplantıların ekonomiye/yatırıma yansımaları görülebilir.
Sonuç olarak, Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP, 2023 seçimlerine güçlü hazırlanıyor. Bu ilk yazımla birlikte, tv100.com ailesine katılmaktan onur duydum. Selam ve saygılarımla.