Göz önünde olmak istemez bir hali var. Bir röportajına veya kamuya açık bir sosyal medya profiline ulaşmak zor. Instagram’ı bile biraz mecburiyetten kullandığını söylüyor zaten. “Kendimi seviyorum ama Instagram’da kendine âşık gibi davranmak, telefonun ekranına kendi resmini koymak gibi bir şey” diyor. Küçük, sakin ve iş odaklı bir hesap yürütmek ona daha güvenli geliyor.
Ama cefası olmadan olur mu? “Sevmediğim yanları var ama çok şikâyet edemem” diyor ve ekliyor: “Uçakların, havalimanlarının ikinci eviniz olması bazen bunaltıyor. Bir de tüm planların anında bozulabileceği bir iş bu. Geçen hafta ev taşıyacaktık, ‘Salı Amsterdam’a gidiyorsun’ diye haber geldi. Hayır diyemeyeceğim bir markaydı ve neticede kendi evim taşınırken orada yoktum. Biriyle beraberseniz partnerinizin hoşgörüsü çok önemli. Uykusuzluk, çekim esnasında her yerinize durmadan dokunan insanlar ve her meslekte yaşanan bazı saygısızlıklar burada da var.”Peki moda sektörü kalıpları bir kenara bıraktı mı? Yoksa 90-60-90 ölçüler hâlâ geçerli mi? “Ehh” diyor, “Hâlâ beyaz ve çok zayıf kadın 5-0 önde. Ben ne beyazım, ne zayıfım ne de dünya güzeliyim. Ama kendimi, kıvrımlarımı, Ortadoğu’nun batı köşesinden çıkıp gelmiş olmayı seviyorum”.Ayşe Demirhan, bir Fransızla evli, Paris’te yaşıyor. Çok yakın üç Türk arkadaşının da orada olması büyük bir şans. Yakın vadede hedefleri de belli; biraz uzak kaldığı yazarlık, çizerlik, sinema, video ve fotoğrafla ilgilenmek.
Deneyim her şeyden önemli!
Söz konusu bir model olunca bu kendini gizleme çabası kulağa şaşırtıcı geliyor, doğru. Ama Ayşe Demirhan, ‘Elle France’a kapak olan ilk Türk model’ olsa da odağında hiçbir zaman sadece modellik olmayan, bir yandan fotoğrafçılıkla ilgilenen, senaryo ve şiir de yazan bir kadın. “Bir yerde uzmanlaşmak yerine birçok dalda kendimi görmek bana daha uygun bir deneyim. Merak duygum yüksek” diyor.
Hikâyesi, bundan 27 sene önce İstanbul’da başlıyor. Henüz 3 yaşındayken, annesi yaptıkları bir sohbetin ses kaydını almış. Orada, “Manken olmak istiyorum” dediği duyuluyor. Bir çocuk nasıl böyle bir şey düşünebilir? Daha da ilginci, kaydın alındığı o gün hariç hiçbir zaman modellik gibi bir hayali de olmamış. 15 yaşından itibaren eğitim amacıyla uzun seyahatlere çıkmış. Hem de tek başına… “İyi ki” diyerek anlatıyor şimdi o günleri: “Deneyim benim için her şeyden önemli. Kendini ve hayatı denemek, her an her dakika yapabilme imkânınızın olduğu harika bir şans…”
Beyaz ve çok zayıf kadın hâlâ 5-0 önde!
Neler okudu, nerelere gitti, sayalım… Turizm ve otelcilik, akabinde de karşılaştırmalı edebiyat… Aralarda İstanbul’a dönerek, Hawaii, Bethlehem (Amerika), Kuzey İtalya ve Almanya… Modellik kariyeri, Patrick Bienert ve Max von Gumppenberg’in objektifine poz verdiği 2016’da, Dazed Magazine çekimiyle başladı. Bu ikiliyle Cihangir’de bir kulüpte tanıştı, biraz sohbet ettikten sonra bir çekime çağrıldı. Onların yönlendirmesiyle Paris’te bir ajansla irtibat kurdu ve hikâyenin devamı geldi.Nedir yurtdışında bir kariyer edinmek için yapılması gerekenler? Ona sorarsanız bir formül yok, zira herkesin hem karakteri hem de hikâyesi çok farklı. Şimdiye kadar yurtdışında ufkunu açan çok önemli setler görme fırsatını edindi. Paris’te, işin tam ortasında olmak ve buradan dünyayı dolaşmak onun için çok heyecan verici. Üstelik mesleğine aşırı saygı duyulan bir kentte yaşadığı için de ayrıca memnun.