Almanya’nın Cinsiyet Eşitliği Karnesi: Neden Avrupa’nın Gerisinde?

Kadınlar, yönetim pozisyonlarına yükselse de Alman şirketlerinin yönetim kurullarında hâlâ yeterince yer almıyor. Kadınların kariyer basamaklarını tırmanmaları neden bu kadar zor?

Alman iş kadını Petra Scharner-Wolff, Mart ayı başlarında Almanya’nın başlıca ticaret şirketlerinden Otto Group’un yönetim kurulu başkanlığını devraldı.

Almanya’da Otto, onlarca yıldır birçok evinin vazgeçilmesi olan kalın sipariş kataloglarıyla tanınan ikonik bir şirket. Altın çağında Otto kataloğu, binden fazla sayfada yer alan giyimden oyuncağa, elektrikli ev aletlerinden mobilyaya kadar on binlerce ürünü barındırıyor ve yılda iki kez yayınlanıyordu. Tüketiciler de istedikleri ürünleri telefonla ya da postayla sipariş edebiliyordu.

Otto, meşhur kataloğunu artık basmıyor. Tümüyle internet mağazacılığına geçiş yapan şirket, dünyanın en büyük e-ticaret platformlarından biri haline geldi. Aile şirketi, 2024 yılında yaklaşık 38 bin 500 çalışanıyla 15 milyar euro ciroya ulaştı. Aynı adlı internet mağazasında, 18 milyona yakın ürünü satışa sunuyor.

Yönetimdeki değişiklikle birlikte Otto ailesi, şirket tarihinde ilk kez doğrudan söz sahibi olmayacak. Scharner-Wolff’un atanması, ülkenin erkek egemen iş dünyasında cinsiyet eşitliği adına da küçük bir zafer olarak görülüyor.

Kadın yönetici oranında Almanya geride

Ülkelerdeki cinsiyet eşitliğini ölçmenin başlıca yöntemlerinden biri, şirketlerdeki yönetim pozisyonlarında bulunan kadın sayısına bakmaktır. İş gücü piyasasındaki tüm kadınları saymadığı veya cinsiyete dayalı ücret farklılıklarını dikkate almadığı için kimi çevrelerce eksik bir yöntem olarak değerlendirilmesine rağmen, bu yöntem yine de genel kabul görüyor.

İş dünyasında daha fazla kadın ve çeşitliliği teşvik eden ve kâr amacı gütmeyen bir İsveç-Alman kuruluşu olan AllBright Vakfı’nın raporuna göre, Mart 2025’te Almanya’da DAX borsa endeksine kayıtlı 160 büyük şirkette yöneticilerin yüzde 19,7’si ve yönetim kurulu üyelerinin yüzde 37,4’ü kadınlardan oluşuyor. Toplamda, yönetim kademelerinde 561 erkek ve 138 kadın yer alıyor.

En büyük 40 DAX şirketinden sadece sekizinin yönetim kadrosunda üç veya daha fazla kadın var. Porsche Holding, grup yönetiminde kadın idareci olmayan tek şirket.

AllBright Vakfı’nın eş direktörü Wiebke Ankersen, sorunun bir kısmının ülkenin muhafazakâr şirket kültüründen kaynaklandığını söylüyor. Ankersen DW’ye verdiği demeçte, “Şirketler uzun süre çok iyi durumda oldukları için değişim baskısı yeterince yüksek görünmüyordu” diyor.

Kreş sayısının yetersizliği

Evli kadınları çalışmaktan caydıran vergi düzenlemeleri gibi başka sorunlar da olduğunu kaydeden Ankersen, bir başka önemli engele daha dikkat çekiyor:

“Ayrıca on binlerce çocuk bakım yeri eksik. Bu nedenle Almanya’daki kadınlar sık sık yarı zamanlı olarak veya niteliklerinin altında çalışıyor. Dolayısıyla yönetim kariyerine hiç başlamıyorlar.”

Berlin’deki Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nde cinsiyet ekonomisi araştırma grubunun başkanı Katharina Wrohlich, Almanya’daki yönetim pozisyonlarında kadınların düşük oranının başka nedenleri de olduğunu söylüyor.

Potsdam Üniversitesi’nde kamu maliyesi, cinsiyet ve aile ekonomisi profesörü olan Wrohlich şu saptamayı yapıyor:

“İş gücü piyasasındaki hâkim cinsiyet normları önemli bir faktör. Küçük çocukları olan annelerin, tam zamanlı istihdamına yönelik toplumsal tutum genellikle negatif. Bu da kadınların yönetim pozisyonlarına gelme şanslarını olumsuz etkiliyor.”

DW’ye verdiği demeçte şirket kültüründeki bu köklü cinsiyet stereotiplerinin yaygın bir engel olduğunu belirten Wrohlich, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Hem babaların hem de annelerin ailevi nedenlerle izin alabilmeleri ve yarı zamanlı çalışma imkanına sahip olmaları gerekiyor. Bundan sonra, şirketlerin onları tekrar tam zamanlı çalışmaya teşvik etmesi önemlidir.”

Almanya hangi yasal düzenlemeleri yaptı?

Wrohlich, son yirmi yılda bazı iyileşmeler olduğunu, ancak Almanya’nın hâlâ cinsiyet eşitliğine ulaşmaktan çok uzak olduğunu belirtiyor ve ekliyor:

“Gelecekte de olumlu gelişmeler görüp göremeyeceğimiz belirsizliğini koruyor.”

Wiebke Ankersen, “Son beş yılda düşük seviyede de olsa olumlu bir gelişme gördük” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Artık tek bir kadının bile olmadığı bir yönetim kurulu düşünülemiyor. Çünkü böyle bir durum toplumsal olarak kabul edilmiyor. Zira fırsat eşitliği ve çeşitlilik bilinci arttı. Aynı zamanda şirketlere yönelik beklentiler de yükseldi.”

Bununla birlikte, mevcut hızda Alman şirketlerinde yönetim ve karar alma pozisyonlarında kadınların sayısı erkeklerle aynı olana kadar 15 yıl daha geçmesi gerekecek. Ankersen, “Bu kadar uzun süre bekleyemeyiz” diyor.

Ülkede, borsaya kayıtlı şirketlerin çoğunluğu için cinsiyet kotaları öngören iki yasa var. 2015 yılında yürürlüğe giren ilk yasa, denetim kurullarının en az yüzde 30’unun kadınlardan oluşmasını şart koşuyor.

2021 yılında yürürlüğe giren ikinci yasa ise üçten fazla üyesi olan borsaya kayıtlı şirketlerin yönetim kurullarında en az bir kadının bulunmasını şart koşuyor. Bu şirketler, diğer yönetim kademelerinde kadınların oranını artırmak için de hedef belirlemek zorunda.

Avrupa Birliği de önlem alıyor

Avrupa Birliği genelinde Haziran 2026’da yürürlüğe girecek olan yönetim pozisyonlarında kadın ve erkek eşitliğini teşvik etmeye yönelik benzer düzenlemeler söz konusu.

2010’dan bu yana, AB üye devletlerinin çoğunda şirket yönetim kurullarında kadınların temsili artsa da bu konudaki ilerleme, ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor.

AB Komisyonu, “2024 yılında, bağlayıcı cinsiyet kotaları olan ülkelerdeki en büyük borsaya kayıtlı şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin yüzde 39,6’sını kadınlar oluştururken, yumuşak önlemlere sahip ülkelerde bu oran yüzde 33,8 ve hiçbir önlem almayan ülkelerde ise sadece yüzde 17 olacak” diye hesaplıyor.

Otto eşitlikte öncü şirket

AllBright Vakfı tarafından Mayıs 2024’te yayınlanan bir başka araştırmaya göre, eşitliğe yönelik düzenlemelerin çoğu kamu şirketleri için geçerli. Bu nedenle Almanya’daki aile şirketleri, yönetim pozisyonlarına kadınları getirmekte fazla istekli davranmıyor.

Almanya’daki en büyük 100 aile şirketinde, yönetim kadrolarının sadece yüzde 12,6’sını kadınlar oluşturuyor. Bu şirketlerin yarısından fazlasının (yüzde 53) yönetim kademesinde ise kadın bulunmuyor.

Bu açıdan Otto Group, ortalamadan daha iyi durumda. Yeni CEO Petra Scharner-Wolff, 2015’ten beri yönetim kurulunda yer alıyor. Ondan boşalan finans direktörü pozisyonuna, yine başka kadın yönetici Katy Roewer getirildi. Şirketin altı üyeli yönetim kurulu, iki kadın ve dört erkekten oluşuyor.

Roewer, bir anne olarak daha iyi bir “iş-yaşam dengesine” sahip olmak için halihazırda haftada dört gün çalışıyor ve yeni görevinde de bu mesai düzenini sürdürmek istiyor.

Bu Haberi Paylaş