Arap Yayıncılar Birliği Başkan Yardımcısı Muhammed Mustafa Es-Sıbai, “Yayıncı ve eser sayısı bakımından Türkiye’ye baktığımız zaman, buradaki yayıncılığın Arap dünyasından çok daha büyük olduğunu gördük.” dedi.
Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği (TBYM) tarafından düzenlenen, “Uluslararası İstanbul Profesyonel Yayımcı Buluşmaları”nın ön çalışmaları kapsamında Türkiye’ye gelen Es- Sıbai, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Arap Yayıncılar Birliği’nin 1962’de kurulduğunu ve 15 ülkeyi temsil ettiğini söyledi.
Es- Sıbai, birliğin yönetim kurulunda 30 kişinin yer aldığını belirterek, “Birlik, her ülkeyi temsil eden bir seçilmiş, bir de atanmış kişiden oluşuyor. Başkanlığını Mısır, genel sekreterliğini ise Lübnan üsteniyor. 800 kadar üyemiz var ama kurulduktan sonra uzun bir süre aktif olarak çalışmalarını devam ettiremedi. 1995’ten itibaren Lübnan’da tekrar aktif oldu.” diye konuştu.
“Türk yayıncılarla ilişkilerimiz büyük bir ivme kazandı”
Birliğin 3 temel hedefi olduğuna işaret eden Es- Sıbai, şunları kaydetti:
“Birincisi Arap yayıncılığının geliştirilmesidir. Bu konuda Arap yayıncılara destek veriyoruz. İkincisi de fikri mülkiyet haklarının korunması üzerinedir, korsan kitaplarla mücadele çalışmaları da bu çerçevede gelişiyor. Üçüncüsü ise dünya genelinde kendi yayıncılarımıza yeni pazarlar bulmak ve onların açılımlarını sağlamak için çalışmalar yürütüyoruz. Şu andaki tüzüğümüze göre Arap ülkelerinde olmayan meslek birlikleri bizim üyemiz olamıyor, gözlemci üye sıfatı da yok ancak Arap ülkelerinin dışında Arapça yayıncılık yapan bir yayıncı bizim üyemiz olabiliyor. Bu yıl içerisinde bir tüzük değişikliğimiz olacak ve Arap ülkelerinden olmayanların da üyelik başvuruları kabul edilecek.”
Es- Sıbai, “CNR İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı” bünyesinde açılan Arap Yayıncılar Bölümü’ne 2 yıldır katıldıklarını aktararak, “2016 ve 2017 yılında kitap fuarının yanı sıra yine TBYM’nin düzenlediği Fellowship İstanbul’la birlikte Türk yayıncılarla ilişkilerimiz büyük bir ivme kazandı. Bizim bu tüzük değişikliği meselesi de TBYM ile yapmış olduğumuz anlaşma sonrasında gündeme geldi. Bu tüzük değişikliğimizden sonra TBYM’yi gözlemci olarak birliğimize alacağız.” dedi.
Türkiye’deki yayıncılık sektörüne ilişkin değerlendirmede bulunan Es-Sıbai, şöyle devam etti:
“Biz Türkiye yayın pazarını son 2 yıldır fuarlar üzerinden gözlemleme fırsatı bulduk ve Avrupa’ya daha yakın bir pazar olduğunu gördük. Kalite olarak da içerik bağlamında da Avrupa yayıncılığının bir parçası. Arap yayın pazarını, Türk yayın pazarından ayıran bir özellik, biz bir kitabı bastığımızda bütün Arap ülkelerinin bizim için bir pazar olması. Türkiye ise kendi başına bir pazar. Yayıncı ve eser sayısı bakımından Türkiye’deki yayıncılığın Arap dünyasından daha büyük olduğunu gördük.”
“Türklerin Arapça’ya yönelik merakı her geçen gün artıyor”
Muhammed Mustafa Es-Sıbai, “Uluslararası İstanbul Profesyonel Yayımcı Buluşmaları” ile Arap ve Türk yayıncıların daha fazla yakınlaşma sağladıklarını, bu sayede ciddi bir telif alış ve satışlarının da gerçekleştiğini dile getirdi.
Arap Yayıncılar Birliği’nin 9-10 Ocak’ta Tunus’ta düzenlediği 4. olağan kuruluna Türkiye’den sadece TBYM’nin katıldığını aktararak, “Onların bu kurula katılarak, Arap yayıncılarının arasında bulunması yayıncılarımız açısından çok büyük bir destek olarak görüldü. Bu tarz ilişkilerin sürdürülmesini gerçekten çok önemsiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Arap ülkeleriyle Türkiye’nin ortak bir tarihi olduğunu vurgulayan Es- Sıbai, “Geçmişte yaşadığımız ilişkilerin bugün güçlenerek devam etmesini temenni ediyoruz. Fellowship gibi programlar da bizleri birbirimize daha fazla yakınlaştırdı. Temel beklentimiz bu sürecin her zaman devam etmesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Es- Sıbai, Ortadoğu’daki ders kitaplarında Osmanlı ve Türk tarihinin yanlış anlatıldığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Biz özellikle Türk yayıncılardan, bu yanlış durumun düzeltilmesinde rol oynayacak kitapların Arapça’ya tercümesi konusunda öncülük etmelerini istiyoruz. Aramızdaki bilgi kirliliğinin düzeltilmesi için çalışıyoruz. Özellikle son dönemde yakınlaşmalarımızın bir diğer faktörü de Türk dizilerinin Arap dünyasında tercüme edilerek yayınlanması. Türk dizileriyle beraber özelikle Osmanlı tarihi üzerine yoğun bir ilgi var. Tarihi kitaplar bugün Arap dünyası piyasasında yaygınlaşmakta. Bu da aslında Osmanlı-Türk tarihinin doğru aktarılması noktasında önem arz ediyor.”
Türklerin Arapça’ya yönelik merakının her geçen gün arttığını da belirten Es-Sıbai, “Bu bağlamda bizden çevrilen kitapların birinci sırasında Arapça öğrenimine ilişkin, ikinci sırada da daha çok fıkıh, hadis, İslam tarihine ilişkin kitaplar tercih ediliyor. Edebiyat, roman sahasında da bizler daha çok Türkçe’den Arapça’ya tercüme edilen eserlerin alındığını görüyoruz. Çocuk kitapları da evrensel olması bakımından bu alanda her zaman ilgi görüyor.” şeklinde konuştu.