Habertürk yazarı Oray Eğin, medyanın AIDS haberlerini verme şekline tepki gösterirken, hedefinde Hürriyet editörleri vardı.
Oray Eğin, 80’li yılların aksine AIDS vakalarına çok nadir rastlandığı gibi Batı’da büyük ölçüde HIV tabusunun yıkıldığını belirterek “Gel de bunu şimdi vahşi bir tık avcılığındaki Hürriyet editörüne anlat” ifadelerini kullandı.
İşte Oray Eğin’in bugünkü yazısından bir bölüm:
Medyada AIDS paniği
GEÇENLERDE New York’ta bir barda piyanonun etrafına toplanan bir grup insan her bir ağızdan eski şarkıları coşkuyla söylüyordu. Piyanist birden “Rent” müzikalinin en meşhur şarkısı “Seasons of Love”ı çalmaya başladı ve ortamı bir anda hüzün kapladı.
80’li yılları, bohem yaşamı, özellikle de AIDS krizini anlatan “Rent” müzikalinin belli bir yaşın üzerindeki New Yorklular için anlamı farklı. Geride bıraktıkları arkadaşlarını anıyorlar; kendilerinin mucizevi bir şekilde hayatta kaldıklarını bilip buruk bir coşkuyla yaşamı kutluyorlar.
Biraz ileride AIDS hastanesi olarak bilinen yapı, o günlerin acı bir hatırası olarak bu sokaklara bakıyor. Her gün yeni bir ölüm haberiyle uyanan insanların hafızasında teşhisin bir ölüm deklarasyonu olduğu günlerin simgesi o hastane.
“Rent” müzikali de tıpkı o hastane gibi bir yandan da verilen mücadelede ne kadar yol alındığının da kanıtı. Ölenlerden daha fazla sayıda insan hayatta kaldı. HIV pozitif teşhisi artık bir ölüm beyanı değil. Günümüzdeki tedavi yöntemleriyle virüs o kadar küçültülüyor ki artık kanda olgusuna rastlanmayacak raddeye geliyor. Basit bir hap tedavisiyle HIV’den ölmek değil, HIV’le yaşamak mümkün. 80’li yılların aksine AIDS vakalarına çok nadir rastlandığı gibi Batı’da büyük ölçüde HIV tabusu yıkıldı.
İnsanların işine, performanslarına engel olan kanlarındaki virüs değil sosyal ortamların yarattığı baskı, cehaletin yarattığı terör. Örneğin, HIV pozitif olduğunu açıklayan ilk büyük heteroseksüel şöhretlerden Magic Johnson hâlâ yaşıyor ve çok sağlıklı.
Aktivistlerin, popüler kültürün ve medyanın toplumu bilinçlendirme konusunda korkusuzca hareket etmesinin payı yadsınamaz.
‘TIK’ÇI ZİHNİYET
Gel de bunu şimdi vahşi bir tık avcılığındaki Hürriyet editörüne anlat. Türkiye’yi HIV konusunda bilinçlendirmeyi amaç edinen Pozitif Yaşam Derneği’nin de vurgu yaptığı gibi hurriyet.com.tr sık sık bu haberleri korku taktiğiyle sunuyor. “AIDS’li liseliden korkunç itiraflar” başlığını “ilgi çeksin” diye attığını anlatmış sitenin editörü. “Tık”ınız batsın. Son marifetleri “HIV mahkûmları” başlığı altında HIV ile yaşayan insanları bir zihinsel kampa hapsetmek. Çok yüzeysel bir Google araması HIV veya AIDS haberlerinin düzenli olarak “panik” sözcüğü iliştirilerek verildiğini ortaya çıkarıyor.
Bu gibi durumlarda haber yapanların başlığı kendi vicdanlarında sınayıp bir akrabalarının, arkadaşlarının başına gelmiş gibi olaya yaklaşmalarında fayda var. Medya insan hayatına eteği açılan ünlü haberi muamelesi yapıp aynı ahlaksız tık avcılığına soyunmasa Diyarbakır’da o hastanedeki gibi bir skandala rastlanır mıydı?
Habertürk’ün takibi sonrası gündeme gelen olaya göre HIV pozitif olduğu anlaşılan bir hastaya doktor müdahale etmeyi reddetti.
BÜYÜK BİR AYIP
Bana 2000 yılında İstanbulspor’da futbol oynarken HIV pozitif teşhisi konan futbolcu Aneke Okwudili’yi hatırlattı. Takımdan apar topar gönderildiği gibi sınırdışı edilmeye çalışıldığında Lufthansa, “bulaşıcı hastalık” taşıdığı gerekçesiyle onu uçağa almayı reddetmişti. Futbol takımlarının soyunma odalarında neler döndüğünü bilmiyorum, ama soyunma odası sadece giyinmek, soyunmak ve duş almak için kullanılıyorsa Aneke hiç kimse için risk olmazdı.
Bu ayıbın üzerinden neredeyse 20 yıl geçmesine rağmen hiç ama hiç yol almamamızın altında HIV’i panik olarak niteleyen “tık”çı zihniyet de var.