Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi, Çorlu Belediyesi ve Arama Kurtarma Derneği (AKUT) işbirliği ile Çorlu Belediyesi Düğün Salonu’nda düzenlenen Marmara Depremi ve Tsunami Potansiyeli konulu seminerde konuşan Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Kuzey Anadolu Fayı bin 400 kilometre. Bingöl Karlıova’dan başlayıp Saroz Körfezi’nde biten sağ yana hareketli bir fay alanı. Niye önemli? Bakın 1939 yılında 7.9 büyüklüğünde bir deprem var. Yer kabuğu 350 kilometre kırıldı. 1942’de, 1943’de, 1944’de yine büyük deprem var. Batıya doğru transfer oluyor. 1951’de yine büyük deprem var. Bakın 100 yıl beklemiyor. 1957’de, 1967’de Adapazarı’na geliyor. 1912’de Şarköy-Mürefte depremi var. 7.4 büyüklüğünde yer kabuğu 50 kilometre kırılıyor, 300 tane yerleşim alanı yerle bir oluyor. Ondan sonra 1999 depremleri var. Kocaeli ve Düzce depremleri. 1939’dan 1999’a kadar batıya doğru kayan bir deprem aktivitesi var. Şimdi burada neresi eksik, kırılmayan yer neresi, Marmara. Bize deprem bilgilerimiz şunu söyler. Kırılan yerde stres boşaldığı için uzun süre deprem olmaz. Ama komşu alanlara transfer eder stresi, gerilimi. Dolayısıyla stresin transfer olduğu yer neresi, Marmara Denizi. Bu yüzden Marmara depremi olacağını söylemek bir kehanet değil, çok basit bir bilgi. Eninde sonunda burada çok büyük bir deprem olacak” diye konuştu.
“ÖLEN KURTULACAK”
Marmara depreminin sonuçlarının neler olabileceğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ersoy, “İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu bölgede olabilecek zararlar konusunda yabancılarla birlikte çalışıp, kaç kişi ölebilir, kaç kişi yaralanabilir senaryosunun bize maliyeti ne? Mesela maliyetinin 100 milyar TL olduğu düşünülüyor. Bakın ne kadar büyük para. Ama bunun çok azıyla Marmara’da pek çok şeyi halletmek mümkün olabilir. Bunun dışında ölen kurtulacak. 2 milyon insana her gün bakacaksınız, yedireceksiniz, barındıracaksınız ve bunu bir gün değil bir yıl, iki yıl yapacaksınız. Çok büyük bir maliyet ve çok büyük bir kumar. Bu kumarı oynamamak gerekiyor. Bu partiler üstü bir konu. Bütün partilerin, bütün karar vericilerin kol kola girerek bu işi çözmeleri gerekiyor. Türkiye’nin en büyük projesi deprem projesidir. Son zamanlarda sevdiğim bir söz var. Bir şey alırken ihtiyaç mı istek mi diye kendimize sormamız istenir. Diğer projelerin hepsi istek deprem ihtiyaç projesi. Dolayısıyla aklımızı başımıza devşirip bu işi her şeyin önüne almamız gerekiyor. Çünkü 20 yıldan beri söylediğim bir söz var. Marmara depremi milli güvenlik sorunu. Gerçekten bunu inanarak söylüyorum. Büyük bir kaos olabilir. Bu kaosun önüne geçmek ancak hazırlıklı olmakla mümkün olabilir” diye konuştu.