Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının da arasında bulunduğu 6’sı tutuklu 20 sanığın yargılandığı davada tanıklığına başvurulan gazeteci Rıza Zelyut, “Gazeteye Cumhuriyet Vakfı üzerinden birileri el koydu. Bunu yazdım, yeni söylemiyorum. Kim yaptı bu operasyonu? Nuray Mert’i, Aydın Engin’i, Can Dündar’ı kim o gazeteye getirdiyse operasyonu o yapmıştır.” dedi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, daha önce dinlenilmesine karar verilen tanıklardan gazeteci Rıza Zelyut’un beyanı alındı.
“Buraya Mustafa Kemal’in yazarı olarak geldim”
Mahkeme heyeti başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ın, 2 Kasım 2016’da ulusal kanal web sitesinde ve aydinlik.com.tr’deki “Günahkar olsak da Cumhuriyet’i yazacağız” başlıklı yazılarıyla ilgili tanıklığına başvurulacağını hatırlattığı Zelyut, “Buraya bir cumhuriyet aydını ve Mustafa Kemal’in yazarı olarak geldim. Mustafa Kemal’i dedesi olarak bilen bir insanım. Halen Mustafa Kemal’i savunduğum için bir davada yargılanmaktayım.” dedi.
İktidara karşı Aydınlık’ta en sert eleştirileri kendisinin yazdığını ve asla bir iktidar destekçisi olmadığını söyleyen Zelyut, “Ben buraya Mustafa Kemal düşüncesinin, laiklik ve cumhuriyetin kurucu değerlerini savunan yazılarımdaki bilgiler nedeniyle geldim ve ben kimseyi FETÖ’cülükle falan suçlamadım. Söz konusu yazılarım son yazılardır. 30 Nisan 2011 tarihli yazımın başlığı, ‘İlhan Selçuk’u vurmak.’ Dava falan yok. Yeni Cumhuriyet yönetiminin, Cumhuriyet’in geleneksel yolundan ayrılıp operasyon gazetesine dönüştürüldüğünü yazdım. Başka yazılarım da var.” diye konuştu.
“Türkiye’nin en iyi köşe yazarıyım ben”
Cumhuriyet gazetesine ilk FETÖ operasyonunun yapıldığı tarihin 21 Mart 2008 tarihi olduğunu düşündüğünü ve İlhan Selçuk’un içeri atılmasının Cumhuriyet gazetesine karşı başlatılmış olan FETÖ operasyonunun açığa çıkması olduğunu savunan Zelyut, şöyle devam etti:
“Şu an kimseler Cumhuriyet’te yokken benim 1993 yılında orada yazı dizim çıktı. Yani Cumhuriyet beni ilgilendiriyor. Sapma olursa ona karşı çıkarım, her riski göze alarak. Gazeteye Cumhuriyet Vakfı üzerinden birileri el koydu. Bunu yazdım, yeni söylemiyorum. Kim yaptı bu operasyonu? Nuray Mert’i, Aydın Engin’i, Can Dündar’ı kim o gazeteye getirdiyse operasyonu o yapmıştır. Benim elimde bir bilgi yok. Ama gazetenin yapısının, fikriyatının değiştirildiğini biliyorum, görüyorum. Yazarları, interneti suçladığım zannedilmesin. Onları yönlendiren tepe yönetimidir. İnternet sitesindeki yazıların 12 tanesi HDP ve Selahattin Demirtaş ile ilgilidir. Demirtaş’ın 8 tane haberi olamaz, mantığa aykırı bu.
2008 yılı aralık ayında, Can Dündar’ın aleyhine 10 gün yayın yapıldı, Cumhuriyet’te. İlhan Selçuk da eleştiriyordu. Bir gazetenin en önemli isimlerinin eleştirdiği bir kişi yayın yönetmeni olarak getiriliyor. Ve herkesin bilmediği bir gerçeği daha söyleyeyim; Can Dündar hiçbir gazetede genel yayın yönetmeni olarak çalışmadı. Türkiye’nin en iyi köşe yazarıyım ben. Çünkü iktidarın önünde eğilmeyen tek adam benim.”
Duruşmayı izleyenlerin bu söze gülmesi üzerine başkan Dağ, “müdahale edilmemesi” uyarısında bulundu. İzleyicilere dönen Zelyut, “Müdahale edebilirsiniz, hepinize cevabım vardır. Çünkü Mustafa Kemal’in yazarıyım ben.” dedi.
“FETÖ taktiğiyle yurtseverler gazeteden uzaklaştırıldı”
Cumhuriyet gazetesi okurlarının da gazeteyi terk ettiğini ve gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiğine inandığını anlatan Zelyut, “Gazeteye yönelik operasyonun tanıkları var. Bu gazeteye dışarıdan getirilen ikinci cumhuriyetçileri, FETÖ operasyonlarını alkışlayan insanlar var. Bu süreçte gazeteyi vakfı üzerinden ele geçiren kişilerin kimliğidir, beni ilgilendiren. Vakfın ele geçirilmesinin bir yanlışla, hileyle olduğu yerel mahkeme tarafından da karara bağlanmıştır. Bu önemli bir tespittir.” ifadesini kullandı.
“Ulusalcı” ve “Ergenekoncu” denilerek yurtsever isimlerin gazeteden uzaklaştırıldığını ve bunun FETÖ’nün bir taktiği olduğunu savunan Zelyut, “Gazetenin DNA’sı ile oynandı. Gazetenin, laik, çağdaş, ulusal devletten yana, Amerikan emperyalizmine karşı tavrının yerine, FETÖ ve PKK’yı direkt olmasa bile, haberleriyle, yazılarıyla destekleyen bir çizgiye getirilmesi beni rahatsız etmiştir. Halen Cumhuriyet’te yazan, Cumhuriyet’in değerlerini sonuna kadar savunan oradaki arkadaşları ayrı tutuyorum. Bence dava bu dava değil, vakıf davasıdır.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhuriyet gazetesinin Taraf gazetesi haline getirildiğini tecrübeleriyle gördüğünü de söyleyen Zelyut, “Cumhuriyet bu badirelerini atlatsın, içeridekiler serbest kalsın ama Cumhuriyet cumhuriyetçilere teslim edilsin.” dedi.
“Operasyon neden Cumhuriyet’e yönelik?”
Mahkeme heyeti başkanı Dağ’ın, “Eğer bir operasyon yapılıyorsa, parası ve gücü olanlar için, niçin Cumhuriyet gazetesi? Ortada bir sürü gazete var, paraya tav olacak, bugün öyle yarın böyle diyen adamlar var. Neden Cumhuriyet gazetesine oluyor. Sizin öngörünüz var mı?” diye sorduğu Zelyut, “Temsil ettiği tarihi kültürle, Türkiye Cumhuriyeti temel değerlerinin yaşatıldığı bir cephedir. Bu cepheyi FETÖ’nün ele geçirmesi gerekiyordu. Doğrudan olmasa bile dolaylı yoldan. PKK ve FETÖ’nün dolaylı operasyonlarının bir parçası. Oraya yerleştirdiği yazarlarıyla Cumhuriyet değerleri içerisinde bir delik açmak istedi. Onun için FETÖ 21 Mart 2008’de operasyonu başlattı. Nuray Mert, Can Dündar’ın oraya getirilmesiyle, ‘işlem bitti’ zannettiler. Operasyon İlhan Selçuk’a düşman bir ekip tarafından yapıldı.” cevabını verdi.
Rıza Zelyut, başkan Dağ’ın yazılarından bazı cümleleri okuyup sorması üzerine, “Cumhuriyet’teki operasyon FETÖ ile PKK’yı besleyen CIA operasyonudur. Benim görüşüm bu yöndedir.” ifadesini kullandı. Yazarları suçlamadığını ancak yazarları o gazeteye getirenlerin sorumlu olduğunu savunan Zelyut, “Neden Türkiye’nin en iyi gazetecisiyim? Ben iktidarın değil Mustafa Kemal Atatürk’ün yazarıyım. Gök tanrı beni o şekilde toprağa atsın.” dedi.
Sanık avukatlarından Bahri Belen’in, “Türkiye’nin en iyi gazetecisi olmanıza itirazımız yok. Uğur Mumcu, ‘gazeteci belge ve bilgiye göre haber yapar’ derdi. MİT tırları haberlerinden söz ettiniz. Aydınlık gazetesinde çıkan haberle ilgili soruşturma açıldı mı? Bu haber Aydınlık’ın FETÖ tarafından ele geçirildiğine dair bir yoruma neden olabilir mi?” diye sorduğu Zelyut, Aydınlık’a da soruşturma açıldığını ancak bu gazetenin FETÖ tarafından ele geçirildiği yorumunun, aradan bir yıl geçtikten, gizlilik kararı verildikten sonra Cumhuriyet’te yayınlanması nedeniyle olamayacağını kaydetti.
Engin: “Sorumluluk İlhan Selçuk’un sırtında, beni o aldı işe”
Söz alan sanıklardan Aydın Engin ise “Türkiye’nin en iyi gazetecisiymiş. Bu benim kusurum, bundan sonra dikkatle bakacağım. ‘Aydın Engin’i gazeteye kim aldıysa sorumlu odur’ dedi. 1992 yılında beni İlhan Selçuk gazeteye aldı ve 1,5 yıl sonra gazetenin yayın müdürü yaptı. 2002 yılında başka bir projeden dolayı ayrıldım. 2014 yılında da yeniden Cumhuriyet’e döndüm. Sorumluluk bütünüyle İlhan Selçuk’un omuzundadır.” diye konuştu.
Tekrar beyanda bulunan Zelyut da “Beni hiç görmemesini normal karşılıyorum. Eğer bakmasını bilseydi 2007’den itibaren Ergenekon operasyonlarını desteklemek için tam tam çalmazdı. İlk alanın değil son alanın kim olduğunu sormak istedim ben. Kimlerin yol değiştirdiğini bilen bir insanım. Kendisini oraya kim aldıysa operasyonu yapan da odur.” değerlendirmesini yaptı.
“En büyük milliyetçi Fetullah Gülen yazısını baskıya boyun eğerek yazdım”
Avukatların, 1997 yılında kendisine FETÖ’ye ait Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından ödül verilmesini sorduğu Zelyut, ödülü 21 Haziran 2009’da iade etmek istediğini çıktığı bir televizyon kanalında söylediğini dile getirdi.
Avukat Dora Pekin’in, “Çalıştığınız gazetede 27 Haziran 2011’de, ‘En büyük milliyetçi Fetullah Gülen’ diye yazmışsınız. Bu ne peki?” sorusunu da yönelttiği Zelyut, “FETÖ bütün iş adamlarını kuşatmıştı. Yukarıdan gelen baskılarla ben de öyle bir yazı yazdım. Baskıya boyun eğdim. Evet en iyi yazarım. Ondan sonra da devam ettim yazmaya. Çalıştığım gazeteye FETÖ’cüler 2014’te geldi, hakim oldu. İlk çıkardıkları kişi de ben oldum.” dedi.
Daha sonra, duruşmada sanık ve sanık avukatlarının talepleri alındı. Taleplerin ardından, duruşmaya ara verildi.