Altaylı, “Soruları vermek için ille de İmamoğlu ya da Yıldırım’la bir araya gelip oturması mı gerekiyor? Bu iş namus, haysiyet işi. Öyle bir niyeti olsa, soruları telefonla da verir, WhatsApp’la da, maille de” dedi.
“Ayrıca da sorularda önceden verilecek ne var ki, verilsin” diyen Altaylı’nın “Yapmayın Allah aşkına” başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
(…)Olay başından sonuna saçmalık.
Geldiği nokta da bu sonunda.
Binali Bey, yapmayı kabul ettiği tartışmaya “moderatör” atıyor.
Atanmış moderatör, günler boyu sürekli olarak iki tarafın temsilcileri le görüşüp yayının nasıl yapılacağına, formata, konulara karar veriyorlar.
Program zaten atanmış moderatörün “Kendini korumak için” aşırı dikkatli yaklaşımı ile kötü bir yayına dönüşüyor.
Sonrasında da bu iddialar.
Yahu Küçükkaya zaten iki tarafla da görüşüp duruyor.
Soruları vermek için ille de Ekrem İmamoğlu ya da Binali Yıldırım’la bir araya gelip oturması mı gerekiyor?
Bu iş namus, haysiyet işi.
Öyle bir niyeti olsa, soruları telefonla da verir, whatsapp’la da, maille de.
Kim engelleyebilir ki, kendi namusundan başka.
Ayrıca da sorularda önceden verilecek ne var ki, verilsin.
Aylardır sorulan, konuşulan, beylik konular.
Belli ki, adaylar bu konuları istemişler.
Ona göre hazırlanmış, malzeme getirmişler yanlarında, Küçükkaya da sormuş.
İki soru da sosyal medya baskısı ile ya da meslektaş önerisi ile son anda eklendi.
Şimdi hiç kimse buradan “Sorular verildi” mağduriyeti yaratmasın.
Hele Binali Yıldırım’ın ekibi hiç yaratmasın.
Eğer bunda çok ısrarcı olurlarsa birisi de çıkar “Bu işi yapabilecek onlarca gazeteci arasından İsmail Küçükkaya’yı siz seçtiniz. Demek ki, seçmeyi bilmiyorsunuz” deyiverir!